Merhaba arkadaşlar,
Bu konuda biraz alıntı biraz da kendi tecrübelerimden derlediğim Asya ülkeleri ve Asya insanları hakkında bazı ilginç bilgiler ve bazı yanlış bilinen konulara değineceğim. Aslında Asyalılar diyince bazı durumlarda Orta Doğu ülkeleri hatta Türkiye bu listeye dahil edilebiliyor lakin benim bahsedeceğim Asyalılar Uzak Doğulular yani halkımız arasında çok yaygın olarak kullanılan bir kelime olan "Çekik Gözlüler".
Uzak Doğuda yaklaşık 20 ülke bulunmaktadır ve hepsi çekik gözlüdür ancak ben maalesef kalkıp burda 20 ülkeden bahsedemeyeceğim sadece adını sık duyduğumuz 3 ülkeden bahsedeceğim. Bu ülkeler; Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore ve Japonya.
Uzak Doğu Ülkeleri Listesi:
Çin ve Güney Kore konusunda kendi şahsi birçok tecrübem bulunmakta ancak Japonya konusunda bilgilerim kısıtlı olduğu için genelde bu konuda Japonlar hakkında daha az bilgiye yer verip alıntılar paylaşmak durumunda kalacağım. Bahsedeceğim konuları kategorilere ayırdım bu kategoriler sırasıyla şu şekilde:
1. Dış Görünüşleri ve Fiziksel Özellikleri
2. Dilleri
3. Dinleri
4. Yemek Kültürleri
5. Kişilikleri
6. Aile, Akraba ve Sosyal İlişkileri.
7. Diğer
İlk kategoriden başlayayım hemen:
1. Dış Görünümleri ve Fiziksel Özellikleri :
2. Dilleri
3. Dinleri
devamı gelecek...
Bu konuda biraz alıntı biraz da kendi tecrübelerimden derlediğim Asya ülkeleri ve Asya insanları hakkında bazı ilginç bilgiler ve bazı yanlış bilinen konulara değineceğim. Aslında Asyalılar diyince bazı durumlarda Orta Doğu ülkeleri hatta Türkiye bu listeye dahil edilebiliyor lakin benim bahsedeceğim Asyalılar Uzak Doğulular yani halkımız arasında çok yaygın olarak kullanılan bir kelime olan "Çekik Gözlüler".
Uzak Doğuda yaklaşık 20 ülke bulunmaktadır ve hepsi çekik gözlüdür ancak ben maalesef kalkıp burda 20 ülkeden bahsedemeyeceğim sadece adını sık duyduğumuz 3 ülkeden bahsedeceğim. Bu ülkeler; Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore ve Japonya.
Uzak Doğu Ülkeleri Listesi:
- Çin
- Japonya
- Endonezya
- Filipinler
- Malezya
- Brunei
- Singapur
- Doğu Timor
- Tayland
- Laos
- Kamboçya
- Vietnam
- Myanmar (Birmanya)
- Çin Cumhuriyeti (Tayvan)
- Bangladeş
- Pakistan
- Sri Lanka
- Kuzey Kore
- Güney Kore
- Moğolistan
- Japonya
- Endonezya
- Filipinler
- Malezya
- Brunei
- Singapur
- Doğu Timor
- Tayland
- Laos
- Kamboçya
- Vietnam
- Myanmar (Birmanya)
- Çin Cumhuriyeti (Tayvan)
- Bangladeş
- Pakistan
- Sri Lanka
- Kuzey Kore
- Güney Kore
- Moğolistan
Çin ve Güney Kore konusunda kendi şahsi birçok tecrübem bulunmakta ancak Japonya konusunda bilgilerim kısıtlı olduğu için genelde bu konuda Japonlar hakkında daha az bilgiye yer verip alıntılar paylaşmak durumunda kalacağım. Bahsedeceğim konuları kategorilere ayırdım bu kategoriler sırasıyla şu şekilde:
1. Dış Görünüşleri ve Fiziksel Özellikleri
2. Dilleri
3. Dinleri
4. Yemek Kültürleri
5. Kişilikleri
6. Aile, Akraba ve Sosyal İlişkileri.
7. Diğer
İlk kategoriden başlayayım hemen:
1. Dış Görünümleri ve Fiziksel Özellikleri :
Halkımız arasında uzak doğuluların görünümleri hakkında sıkça yapılan 2 yanlış bulunmakta. Bunlardan ilki Eğer Çekik Gözlü ise kesin Çinli'dir veya Japon'dur düşüncesi, ikincisi ise Çekik gözlüler böyle kısa boylu sevimli insanlardır İlk olarak her çekik gözlü Çinli veya Japon değildir, yukarda 20 tane ülke ismi verdim spoiler içerinde ve Pakistanlılar hariç hepsinin gözleri çekiktir. Kaldı ki listeye Kırgızları, Özbekleri, Kazakları eklemedim bile, onlar da çekik gözlüdürler. İkinci olarak belki siz filmlerde veya çevrenizdeki bazı turistik bölgelerde kısa boylu çekik gözlüler görmüş olabilirsiniz bu tamamen sizin şansızlığınız ama çekik gözlülerde o kadar uzun boylu insanlar var ki görseniz şaşarsınız. Ayrıca bu öyle nadir birşey de değil, herhangi bir Asya ülkesinde sokağa çıkıp bikaç tur atarsanız gördüğünüz insanların yarısından çoğunun uzun boylu olduğunu görürsünüz.
Diğer bir önyargı ise "Bunların hepsi birbirine benziyor, nasıl ayırt edeceğim?". Hayır, hepsi birbirine benzemiyor, birbirlerine benzeyen tek şeyleri gözlerinin çekik olması. Siz bir arkadaşınızı sadece gözlerinin büyüklüğünden veya küçüklüğünden mi ayırt ediyorsunuz? Elbette hayır, bir insanı tanıma ve ayırt etmekte yüzündeki tüm organların ve yüz hatlarının önemi vardır. Çok sık Asyalı insan görmediğiniz için size hepsi aynıymış gibi gelebilir ama 1-2 ay hergün Asyalı insan görürseniz aşina olmaya başlar ve aradaki farkları çok rahat bir şekilde görmeye başlarsınız. Biz onların hepsi çekik gözlü aynı görünüyor diyoruzya onların da bazıları bizim için aynı şeyi düşünüyorlar. Onlara göre hepimiz büyük gözlü kıllı birbirine benzeyen insanlarız. Ama empati yapıp kendimizi birbirimizin yerine koyarsak bunun böyle olmadığını rahatça anlayabiliriz.
Yani neymiş her çekik gözlü Çinli veya Japon değildir, her çekik gözlü kısa boylu değildir ve her çekik gözlü birbirine benzemiyor. Bunlar yanlış bilinen bilgilerdir.
Görünüm hakkında bahsetmem gereken bir diğer şey ise vücutlarının çoğu kılsızdır. Erkeklerin Sakalları yok denecek kadar az ve seyrektir. O nedenle bir Türk olarak özellikle de sakallı ve bıyıklı halde gidip Çin'de veya Kore'de sokaklarda gezerseniz üzerinize epey bir ilgi çekersiniz. Hatta bu kadar kılı ilk defa bir arada görenler belki size yaklaşıp dokunmak bile isteyeceklerdir. Çin'de başıma böyle bir olay gelmişti
Özellikle Güney Kore'de bu kılsızlık durumu o kadar popüler ki erkeklerin çoğu feminen bir görünüme sahiptirler ve bu her ne kadar orada normal karşılansa da özellikle ülkemizdeki hergün kıl görmekten bıkmış bayanlar tarafından oldukça ilgi görmekte ve takdir edilmektedir.
Vücut kıllarına sahip olmamalarına veya çok seyrek kıllara sahip olmalarına karşın saçları oldukça güçlü, gür ve canlıdır. Allah'ın başka bir lütfu bu da. Bu duruma ben de dahil çoğu erkek imreniyor eminim. Ha bu demek değildir ki orada saçları zayıf, güçsüz veya kel insan yok. Pekala orada da var böyle insanlar ama bizdeki kadar yaygın değil, genel itibari ile gür saçlı insanlardır.
Sırf yukardaki nedenlerden ötürü özellikle ergenlik çağındaki kızlar başta Güney Kore erkekleri olmak üzere Uzak Doğu erkeklerine ilgi ve hayranlık duyarlar. Sizin de mutlaka vardır çevrenizde böyle bikaç kişi.
Bazıları ise bütün Güney Koreli erkeklerin ve bayanların filmlerdeki gibi gibi yakışıklı ve güzel olduğunu düşünür. Maalesef bu da yanlış bilinen birşey. Ne Kore'de ne Çin'de ne Japonya'da herkes filmlerdeki gibi yakışıklı ve güzel değildir. Bir uzak doğu ülkesinde bütün erkeklerin yakşılıklı veya bayanların güzel olduğu önyargısı ile sokağa çıkarsanız muhtemelen büyük bir hayal kırıklığına uğrarsınız. Film yıldızı, artist, aktris, pop yıldızı vs. insanların iyi görünüme sahip olmaları normaldir, bizim ülkemizde de böyle değil mi? Hali vakti yerinde olanlar kendilerine bakarlar ve iyi görünürler. Özellikle Güney Kore'de estetik ameliyatlar baya revaçtadır. Neredeyse gözlerini büyütmek veya yüzünü gerdirmek için estetik ameliyatı olmayan bayan bulmak mümkün değildir. Erkekler de yapıyor ama bayanlar ağırlıktadır. Ama genel olarak durum burda ne ise orada da öyledir.
Bir diğer konu ise çoğu çekik gözlünün gözlük takması. Sizce neden? Çinliler ve Japonlar çok okuyan ve elektronik cihazlarla çok haşir neşir insanlardır o nedenle gözleri çabuk bozulur. Japonya'da toplu taşıma araçlarında neredeyse kitap okumayan birini göremezsiniz, Çin'de ise cep telefonuna veya tabletine bakmayan birini göremezsiniz. Bütün yolculuk boyunca çok yakın mesafeden o telefon veya tablet ile uğraşıp dururlar. Çin'de ve Japonya'daki gözlük kullanımının en büyük sebebi budur. Ancak Kore'de durum biraz daha farklı. Onlar da okuyan ve elektronik aletleri sık sık kullanan insanlar olmasına karşı biraz daha temkinli olup göz sağlıklarını koruyabilmektedirler. Buna rağmen gözlük kullanan Korelilerin tek bir amacı vardır. Onlara göre gözlük onları bilge ve havalı göstermektedir. Sırf bu nedenle gözlerinde herhangi bir sorun olmasına karşın gözlük kullanırlar lakin göz sağlıklarını da bozmamak için genelde camsız sadece çerçevelerden oluşan gözlükler kullanırlar.
Belki de bundan bahsetmemem gerek ama ne yapalım bilgi bilgidir iyisi kötüsü olmaz diyip gözlerimi kapatıp bu da hayatın bir gerçeği diyip kendimi söylemekten alıkoyamayacağım. Her ne kadar vücutlarının çoğu kılsızdır demiş olsam da bu durum koltuk altı ve genital bölgeler için geçerli değildir. O alanlarda sürüsüne bereket kıllara sahipler ve maalesef onları kesme ve temizleme kültürüne sahip değiller. Onlar için koltuk altı ve genital bölgelerdeki kılları kesmek bıyığa alışmış bir erkeğin bıyıklarını kesmesi, saçlarını özenle tarayan saçlarına hayran birinin saçlarını sıfıra vurdurması gibi bir durumdur.
Yukardaki paragraftan şöyle bir sonuç çıkarmayın sakın çünkü bu da bir ön yargı ve yanlış bilinen birşeydir "Eğer bu kılları kesmiyorlarsa temiz değiller, kirliler, kokarlar vs." Eğer genel olarak konuşmak gerekirse böyle bir durum kesinlikle yok, ama hiç mi yok derseniz elbette hayatın değişmez bir kuralı olarak elbette temiz olmayan, pis pasaklı çekik gözlülülerde var ama çoğunluk bunun dışındadır. Adamlar hiç üşenmeden günde 3 defa hatta bazıları 6 defa (yemekten önce ve yemekten sonra) dişlerini fırçalarlar, günde en az 1 kez, ortalama olarak 2 kez, yaz aylarında ise 3 kez olacak şekilde duş yapıyorlar. Ayrıca 1 gün giydiklerini çok nadiren 2. gün giyerler ve o gün çıkardıklarını yıkayıp yeni güne yeni elbiselerle başlarlar genelde. Haliyle öyle pismiş, kokuyormuş, temiz değiller gibi bir durum kalmıyor ortada.
Diğer bir önyargı ise "Bunların hepsi birbirine benziyor, nasıl ayırt edeceğim?". Hayır, hepsi birbirine benzemiyor, birbirlerine benzeyen tek şeyleri gözlerinin çekik olması. Siz bir arkadaşınızı sadece gözlerinin büyüklüğünden veya küçüklüğünden mi ayırt ediyorsunuz? Elbette hayır, bir insanı tanıma ve ayırt etmekte yüzündeki tüm organların ve yüz hatlarının önemi vardır. Çok sık Asyalı insan görmediğiniz için size hepsi aynıymış gibi gelebilir ama 1-2 ay hergün Asyalı insan görürseniz aşina olmaya başlar ve aradaki farkları çok rahat bir şekilde görmeye başlarsınız. Biz onların hepsi çekik gözlü aynı görünüyor diyoruzya onların da bazıları bizim için aynı şeyi düşünüyorlar. Onlara göre hepimiz büyük gözlü kıllı birbirine benzeyen insanlarız. Ama empati yapıp kendimizi birbirimizin yerine koyarsak bunun böyle olmadığını rahatça anlayabiliriz.
Yani neymiş her çekik gözlü Çinli veya Japon değildir, her çekik gözlü kısa boylu değildir ve her çekik gözlü birbirine benzemiyor. Bunlar yanlış bilinen bilgilerdir.
Görünüm hakkında bahsetmem gereken bir diğer şey ise vücutlarının çoğu kılsızdır. Erkeklerin Sakalları yok denecek kadar az ve seyrektir. O nedenle bir Türk olarak özellikle de sakallı ve bıyıklı halde gidip Çin'de veya Kore'de sokaklarda gezerseniz üzerinize epey bir ilgi çekersiniz. Hatta bu kadar kılı ilk defa bir arada görenler belki size yaklaşıp dokunmak bile isteyeceklerdir. Çin'de başıma böyle bir olay gelmişti
Özellikle Güney Kore'de bu kılsızlık durumu o kadar popüler ki erkeklerin çoğu feminen bir görünüme sahiptirler ve bu her ne kadar orada normal karşılansa da özellikle ülkemizdeki hergün kıl görmekten bıkmış bayanlar tarafından oldukça ilgi görmekte ve takdir edilmektedir.
Vücut kıllarına sahip olmamalarına veya çok seyrek kıllara sahip olmalarına karşın saçları oldukça güçlü, gür ve canlıdır. Allah'ın başka bir lütfu bu da. Bu duruma ben de dahil çoğu erkek imreniyor eminim. Ha bu demek değildir ki orada saçları zayıf, güçsüz veya kel insan yok. Pekala orada da var böyle insanlar ama bizdeki kadar yaygın değil, genel itibari ile gür saçlı insanlardır.
Sırf yukardaki nedenlerden ötürü özellikle ergenlik çağındaki kızlar başta Güney Kore erkekleri olmak üzere Uzak Doğu erkeklerine ilgi ve hayranlık duyarlar. Sizin de mutlaka vardır çevrenizde böyle bikaç kişi.
Bazıları ise bütün Güney Koreli erkeklerin ve bayanların filmlerdeki gibi gibi yakışıklı ve güzel olduğunu düşünür. Maalesef bu da yanlış bilinen birşey. Ne Kore'de ne Çin'de ne Japonya'da herkes filmlerdeki gibi yakışıklı ve güzel değildir. Bir uzak doğu ülkesinde bütün erkeklerin yakşılıklı veya bayanların güzel olduğu önyargısı ile sokağa çıkarsanız muhtemelen büyük bir hayal kırıklığına uğrarsınız. Film yıldızı, artist, aktris, pop yıldızı vs. insanların iyi görünüme sahip olmaları normaldir, bizim ülkemizde de böyle değil mi? Hali vakti yerinde olanlar kendilerine bakarlar ve iyi görünürler. Özellikle Güney Kore'de estetik ameliyatlar baya revaçtadır. Neredeyse gözlerini büyütmek veya yüzünü gerdirmek için estetik ameliyatı olmayan bayan bulmak mümkün değildir. Erkekler de yapıyor ama bayanlar ağırlıktadır. Ama genel olarak durum burda ne ise orada da öyledir.
Bir diğer konu ise çoğu çekik gözlünün gözlük takması. Sizce neden? Çinliler ve Japonlar çok okuyan ve elektronik cihazlarla çok haşir neşir insanlardır o nedenle gözleri çabuk bozulur. Japonya'da toplu taşıma araçlarında neredeyse kitap okumayan birini göremezsiniz, Çin'de ise cep telefonuna veya tabletine bakmayan birini göremezsiniz. Bütün yolculuk boyunca çok yakın mesafeden o telefon veya tablet ile uğraşıp dururlar. Çin'de ve Japonya'daki gözlük kullanımının en büyük sebebi budur. Ancak Kore'de durum biraz daha farklı. Onlar da okuyan ve elektronik aletleri sık sık kullanan insanlar olmasına karşı biraz daha temkinli olup göz sağlıklarını koruyabilmektedirler. Buna rağmen gözlük kullanan Korelilerin tek bir amacı vardır. Onlara göre gözlük onları bilge ve havalı göstermektedir. Sırf bu nedenle gözlerinde herhangi bir sorun olmasına karşın gözlük kullanırlar lakin göz sağlıklarını da bozmamak için genelde camsız sadece çerçevelerden oluşan gözlükler kullanırlar.
Belki de bundan bahsetmemem gerek ama ne yapalım bilgi bilgidir iyisi kötüsü olmaz diyip gözlerimi kapatıp bu da hayatın bir gerçeği diyip kendimi söylemekten alıkoyamayacağım. Her ne kadar vücutlarının çoğu kılsızdır demiş olsam da bu durum koltuk altı ve genital bölgeler için geçerli değildir. O alanlarda sürüsüne bereket kıllara sahipler ve maalesef onları kesme ve temizleme kültürüne sahip değiller. Onlar için koltuk altı ve genital bölgelerdeki kılları kesmek bıyığa alışmış bir erkeğin bıyıklarını kesmesi, saçlarını özenle tarayan saçlarına hayran birinin saçlarını sıfıra vurdurması gibi bir durumdur.
Yukardaki paragraftan şöyle bir sonuç çıkarmayın sakın çünkü bu da bir ön yargı ve yanlış bilinen birşeydir "Eğer bu kılları kesmiyorlarsa temiz değiller, kirliler, kokarlar vs." Eğer genel olarak konuşmak gerekirse böyle bir durum kesinlikle yok, ama hiç mi yok derseniz elbette hayatın değişmez bir kuralı olarak elbette temiz olmayan, pis pasaklı çekik gözlülülerde var ama çoğunluk bunun dışındadır. Adamlar hiç üşenmeden günde 3 defa hatta bazıları 6 defa (yemekten önce ve yemekten sonra) dişlerini fırçalarlar, günde en az 1 kez, ortalama olarak 2 kez, yaz aylarında ise 3 kez olacak şekilde duş yapıyorlar. Ayrıca 1 gün giydiklerini çok nadiren 2. gün giyerler ve o gün çıkardıklarını yıkayıp yeni güne yeni elbiselerle başlarlar genelde. Haliyle öyle pismiş, kokuyormuş, temiz değiller gibi bir durum kalmıyor ortada.
2. Dilleri
Yine halkımız arasında çoğu kişi bütün çekik gözlülerin aynı dili konuştuğunu kullandıkları alfabenin aynı olduğunu düşünmektedir. Bu da tamamen yanlış bir bilgidir. Dili aynı veya benzer olan 3 Uzak Doğu ülkesi vardır. Bunlar; Çin, Tayvan ve Hong Kong.
Tayvan 2000 yılına kadar Çin Halk Cumhuriyetine bağlı bir yer iken 2000'den sonra Çin'den ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiş ve kendi başına ayrı bir ülke konumuna gelmiştir. Çoğu bilgisayar severin çok iyi tanıdığı Asus, Gigabyte, Thermaltake, Realtek ve akıllı telefonlar üreten HTC firması Tayvan firmalarıdır.
Hong Kong ise 1997 yılına kadar Büyük Britanya Krallığı günümüz adı ile İngiltere'nin bir sömürgesi iken 1997 den sonra Çin Halk Cumhuriyetinin egemenliğine girmiş özel bir bölgedir ama Çin ile aralarındaki bağlar çok zayıf 2 ayrı ülke gibi görülüyor.
Velhasıl bu 3 ülke veya bölge aynı dili yani Çince (Mandarin) dilini kullanmaktadırlar. Mandarin dilinin Latin alfabesi ile ifade edilme şekline Pinyin denilmektedir. Çince dili Çinde yaşayan 1 milyardan fazla insanın binlerce farklı ufak dilin bir araya gelmesi ile oluşan bir dildir ve bir çok farklı lehçesi bulunmaktadır.
Çince'de bizim ki gibi belirli bir alfabe yoktur, daha doğrusu harf mantığı yoktur. Kelimeler veya heceler vardır. Her kelimenin farklı bir şekli vardır. Yani her şekil 1 kelimeyi temsil eder.
Hong Kong'da ise konuşulan tek dil Çinçe değildir. Uzun yıllar boyunca İngiliz sömürgesi oldukları için dilleri asimilasyona uğrayıp içine epey bir ingilizce kelime girmiştir. Bir Hong Kong filmi izlediğinizde yarı Çince yarı İngilizce konuştukları en dikkatsiz insanın bile dikkatinden kaçmayacak barizliktedir.
Bu 3 ülke veya bölge hariç bütün Asya ülkelerinin dili birbirinden tamamen farklıdır. Her ne kadar şekillerinden dolayı biz onları aynı gibi görüp benzetsekte aslında çok farklı dillerdir. Örneğin Bir Çinlinin bir Korelinin söylediklerini anlaması mümkün değildir. Veya bir Japon un bir Çinli'nin söylediklerini.
Aradaki farkı daha iyi anlamak için şu ss ye gözatınız: http://i65.tinypic.com/2ih5ikn.jpg
Dillerin görünümde birbirine benzer olmasının sebebi bu 3 ülkenin birbirine çok yakın olması ve geçmişte birbirlerine karşı büyük savaşlar açmış olmalarıdır. O zamanlar Çin baskın ülke konumundaydı o nedenle Kore ve Japon dillerinin Çin dilinden etkilendiğini söylemek yanlış olmaz. Bu 3 ülke arasında birçok bölge birçok kez Çin hakimiyetine geçmiştir tarih boyunca. O nedenle dilleri Çin dilinden etkilenmiş hatta bazı Çince kelimeler alınmış değiştirilmiş ve yeni bir dil oluşturulmuştur. Lakin bu 3 ülkedeki insanların veya diğer asya ülkelerindeki insanların herhangi bir Asya ülkesinde konuşulanları veya yazılanları okuması ya da anlaması mümkün değildir. Diller tamamen farklı şekilde telaffuz edilip, farklı konuşulup kelime ve şekiller tamamen farklı anlamlar taşımaktadır.
Çince hakkında detaylı bilgiye şu linkten ulaşabilirsiniz: https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ince
Çince Çin'in nüfusu göz önüne alındığında dünyada en çok konuşulan dil konumundadır. İngilizce ise 2. sıradadır. Çince öğrenmesi çok zor bir dildir. Çinde bazı tıp Türk öğrencileri ile karşılaştım. 5 sene Çinde kalmalarına rağmen ancak işlerini görebilecek kadar Çince öğrendiklerini Çinceye tam hakim olmadıklarını gördüm.
Bu 3 ülke hakkında son söylemek istediğim şey ise aralarındaki ilişki. Çin ve Japonya birbirinden hiç hazzetmez geçmişteki ağır savaşlar nedeni ile. Birbirlerinden bir kaşık suda boğacak kadar nefret ederler ve gelecek nesiller de bu şekilde yetiştiriliyor.
Güney Kore'nin ise bu 2 ülke ile pek sorunu yoktur, hatta bazı Çinliler Korelilere sempati beslemektedirler. Koreliler ise Biraz Japonya ve ağırlıklı olarak Amerikan sempatisi beslemektedirler. Güney Korenin ciddi anlamda anlaşamadığı tek ülke komşuları Kuzey Koredir.
Tayvan 2000 yılına kadar Çin Halk Cumhuriyetine bağlı bir yer iken 2000'den sonra Çin'den ayrılarak bağımsızlığını ilan etmiş ve kendi başına ayrı bir ülke konumuna gelmiştir. Çoğu bilgisayar severin çok iyi tanıdığı Asus, Gigabyte, Thermaltake, Realtek ve akıllı telefonlar üreten HTC firması Tayvan firmalarıdır.
Hong Kong ise 1997 yılına kadar Büyük Britanya Krallığı günümüz adı ile İngiltere'nin bir sömürgesi iken 1997 den sonra Çin Halk Cumhuriyetinin egemenliğine girmiş özel bir bölgedir ama Çin ile aralarındaki bağlar çok zayıf 2 ayrı ülke gibi görülüyor.
Velhasıl bu 3 ülke veya bölge aynı dili yani Çince (Mandarin) dilini kullanmaktadırlar. Mandarin dilinin Latin alfabesi ile ifade edilme şekline Pinyin denilmektedir. Çince dili Çinde yaşayan 1 milyardan fazla insanın binlerce farklı ufak dilin bir araya gelmesi ile oluşan bir dildir ve bir çok farklı lehçesi bulunmaktadır.
Çince'de bizim ki gibi belirli bir alfabe yoktur, daha doğrusu harf mantığı yoktur. Kelimeler veya heceler vardır. Her kelimenin farklı bir şekli vardır. Yani her şekil 1 kelimeyi temsil eder.
Hong Kong'da ise konuşulan tek dil Çinçe değildir. Uzun yıllar boyunca İngiliz sömürgesi oldukları için dilleri asimilasyona uğrayıp içine epey bir ingilizce kelime girmiştir. Bir Hong Kong filmi izlediğinizde yarı Çince yarı İngilizce konuştukları en dikkatsiz insanın bile dikkatinden kaçmayacak barizliktedir.
Bu 3 ülke veya bölge hariç bütün Asya ülkelerinin dili birbirinden tamamen farklıdır. Her ne kadar şekillerinden dolayı biz onları aynı gibi görüp benzetsekte aslında çok farklı dillerdir. Örneğin Bir Çinlinin bir Korelinin söylediklerini anlaması mümkün değildir. Veya bir Japon un bir Çinli'nin söylediklerini.
Aradaki farkı daha iyi anlamak için şu ss ye gözatınız: http://i65.tinypic.com/2ih5ikn.jpg
Dillerin görünümde birbirine benzer olmasının sebebi bu 3 ülkenin birbirine çok yakın olması ve geçmişte birbirlerine karşı büyük savaşlar açmış olmalarıdır. O zamanlar Çin baskın ülke konumundaydı o nedenle Kore ve Japon dillerinin Çin dilinden etkilendiğini söylemek yanlış olmaz. Bu 3 ülke arasında birçok bölge birçok kez Çin hakimiyetine geçmiştir tarih boyunca. O nedenle dilleri Çin dilinden etkilenmiş hatta bazı Çince kelimeler alınmış değiştirilmiş ve yeni bir dil oluşturulmuştur. Lakin bu 3 ülkedeki insanların veya diğer asya ülkelerindeki insanların herhangi bir Asya ülkesinde konuşulanları veya yazılanları okuması ya da anlaması mümkün değildir. Diller tamamen farklı şekilde telaffuz edilip, farklı konuşulup kelime ve şekiller tamamen farklı anlamlar taşımaktadır.
Çince hakkında detaylı bilgiye şu linkten ulaşabilirsiniz: https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ince
Çince Çin'in nüfusu göz önüne alındığında dünyada en çok konuşulan dil konumundadır. İngilizce ise 2. sıradadır. Çince öğrenmesi çok zor bir dildir. Çinde bazı tıp Türk öğrencileri ile karşılaştım. 5 sene Çinde kalmalarına rağmen ancak işlerini görebilecek kadar Çince öğrendiklerini Çinceye tam hakim olmadıklarını gördüm.
Bu 3 ülke hakkında son söylemek istediğim şey ise aralarındaki ilişki. Çin ve Japonya birbirinden hiç hazzetmez geçmişteki ağır savaşlar nedeni ile. Birbirlerinden bir kaşık suda boğacak kadar nefret ederler ve gelecek nesiller de bu şekilde yetiştiriliyor.
Güney Kore'nin ise bu 2 ülke ile pek sorunu yoktur, hatta bazı Çinliler Korelilere sempati beslemektedirler. Koreliler ise Biraz Japonya ve ağırlıklı olarak Amerikan sempatisi beslemektedirler. Güney Korenin ciddi anlamda anlaşamadığı tek ülke komşuları Kuzey Koredir.
3. Dinleri
Çin'de her ne kadar resmi kaynaklara göre halkın çoğu Taoist ve Budist olarak belirtilse de orda olduğum sürece bunu pek göremedim. Sanki çoğunluk Ateistmiş gibi izlenimlerim oldu. Bu gözlemlerimin ne derece doğru olduğu konusunda kesin birşey söylemem mümkün değil ama neredeyse tanıştığım tüm insanlar belli bir dine veya inanışa sahip değillerdi. Aynı şey Güney Kore ve Japonlar için de geçerli. Güney Korenin biraz farkı var, halkın bir kesimi Hıristiyanlık dinine mensup ancak yine Çin'de olduğu gibi gözlemlerim sonucunda büyük bir çoğunluğun herhangi bir dine bağlı olmamayı tercih ettiği yönünde.
Bu 3 ülkeyi baz aldığımızda genel olarak inançları ve bazı davranışları konsunda şunları rahatlıkla söyleyebilirim:
- Din ve Allah inancı olmadığı için genelde maddiyat öne çıkıyor. İnsanlar sürekli birbirlerinden maddi yönde nasıl faydalanacaklarını düşünürler. Bu da ister istemez maneviyatın körelmesine, insanların bencilleşmesine ve kısmen de olsa robotlaşmasına sebep oluyor diyebilirim.
- Yine din ve Allah inancı olmadığı için genel toplum kurallarına bağlı kalarak insanlar her istediklerini çok rahat yapma gibi bir alışkanlığa sahipler. Çünkü korkacakları, çekinecekleri hiç birşey yok. Tek yapmaları gereken toplum kurallarına uymak yani vicdanlarını sınırlandıran bir olgu yok. Ola ki bu ülkelerden birinin vicdanına kalacak bir işiniz olursa yandınız. Günündeyse ve canı isterse belki bir ihtimal yardımcı olur. Değilse ne siz ne dünya zerre kadar umrunda olmaz.
- İyilik yapma olgusu yoktur pek. Genelde herşey karşılıklıdır. Birinden bir ricada bulunacaksanız bu ricaya karşılık ona ya bir hediye almalısınız veya en azından bir akşam yemeğine götürmelisiniz.
- İyilik yapma olgusu olmadığı için eğer bir kişi birine karşılıksız yardım etmeye çalışırsa hemen altında başka anlamlar ararlar. O kişinin onlara zarar vermeye veya bu işten bir çıkar elde etmeye çalıştığını sanırlar ve hiç hoş olmayan tepkilere maruz bırakılabilirler. Ha konu yabancılar ve turistler olunca biraz daha ılımlılar ama bu konuda genelde birbirlerine karşı çok acımasızdırlar.
Bu ülkelerdeki insanların genel olarak din ve inanış açısından görüşleri şu şekilde "Bu dünyaya 1 kez geldim, ölüp gittiğimde yokolup gideceğim. O nedenle bu hayatı en iyi şekilde yaşamalı, günümü gün etmeli, keyfime bakmalı gerekirse insanları ezip kendi mutluluğumu ve refahımı sağlamalıyım."
Bu nedenle bu ülkelerde boşanma oranları çok yüksektir. Çünkü hiç bir zorluğa gelmezler. En ufak sorunda hemen boşanmaya çalışırlar. Onlara göre sıkıntılara katlanıp atlatmaya çalışmak zaman ve ömür kaybıdır. Zaten aileler de bu konuda çocuklarına destek veriyorlar. Mutlu değilsen, bir sıkıntın varsa hemen ayrıl & boşan derler. Bizdeki gibi kocanla oturun düşünün taşının bir çözüm bulun denmez.
Bu 3 ülkeyi baz aldığımızda genel olarak inançları ve bazı davranışları konsunda şunları rahatlıkla söyleyebilirim:
- Din ve Allah inancı olmadığı için genelde maddiyat öne çıkıyor. İnsanlar sürekli birbirlerinden maddi yönde nasıl faydalanacaklarını düşünürler. Bu da ister istemez maneviyatın körelmesine, insanların bencilleşmesine ve kısmen de olsa robotlaşmasına sebep oluyor diyebilirim.
- Yine din ve Allah inancı olmadığı için genel toplum kurallarına bağlı kalarak insanlar her istediklerini çok rahat yapma gibi bir alışkanlığa sahipler. Çünkü korkacakları, çekinecekleri hiç birşey yok. Tek yapmaları gereken toplum kurallarına uymak yani vicdanlarını sınırlandıran bir olgu yok. Ola ki bu ülkelerden birinin vicdanına kalacak bir işiniz olursa yandınız. Günündeyse ve canı isterse belki bir ihtimal yardımcı olur. Değilse ne siz ne dünya zerre kadar umrunda olmaz.
- İyilik yapma olgusu yoktur pek. Genelde herşey karşılıklıdır. Birinden bir ricada bulunacaksanız bu ricaya karşılık ona ya bir hediye almalısınız veya en azından bir akşam yemeğine götürmelisiniz.
- İyilik yapma olgusu olmadığı için eğer bir kişi birine karşılıksız yardım etmeye çalışırsa hemen altında başka anlamlar ararlar. O kişinin onlara zarar vermeye veya bu işten bir çıkar elde etmeye çalıştığını sanırlar ve hiç hoş olmayan tepkilere maruz bırakılabilirler. Ha konu yabancılar ve turistler olunca biraz daha ılımlılar ama bu konuda genelde birbirlerine karşı çok acımasızdırlar.
Bu ülkelerdeki insanların genel olarak din ve inanış açısından görüşleri şu şekilde "Bu dünyaya 1 kez geldim, ölüp gittiğimde yokolup gideceğim. O nedenle bu hayatı en iyi şekilde yaşamalı, günümü gün etmeli, keyfime bakmalı gerekirse insanları ezip kendi mutluluğumu ve refahımı sağlamalıyım."
Bu nedenle bu ülkelerde boşanma oranları çok yüksektir. Çünkü hiç bir zorluğa gelmezler. En ufak sorunda hemen boşanmaya çalışırlar. Onlara göre sıkıntılara katlanıp atlatmaya çalışmak zaman ve ömür kaybıdır. Zaten aileler de bu konuda çocuklarına destek veriyorlar. Mutlu değilsen, bir sıkıntın varsa hemen ayrıl & boşan derler. Bizdeki gibi kocanla oturun düşünün taşının bir çözüm bulun denmez.
devamı gelecek...