Totaliter tarih yazımının tepe noktası ise Japon tarih kitaplarıdır. Öyle ki Japonya eğitimin amacını çok açık bir biçimde ilan eden belki de tek ülkedir: "İmparatora ve aileye sadakat"... Bu ülkede ders kitapları 1903'te devletleştirildi. Bu nedenle batı ülkelerinde görülen yazım çeşitliliği yoktur ve toplam ders kitaplarının sayısı bir düzineyi geçmez. Ayrıca tarih dersi (sadece ilkokul ile sınırlıdır) ahlak, coğrafya, dil bilgisi ile birlikte okutulur ve bu sisteme "kokutai" adı verilir. Efsane ve tarihin birbirne karıştığı bu örnek ders kitaplarının daha ilk sayfasında imparatorun statüsü tüm açıklığıyla betimlenir: Japon imparatorları Tanrıların soyundan gelirler ve otoriteleri mutlaktır. Çin'de olduğu gibi efendisini öldüren sıradan bir uşak, uzak eyaletlerin silik bir kralı Japonya'da asla imparator olamaz. Çünkü ülkede yöneticilerin ve yönetilenlerin statüsü sonsuza dek çizilmiştir. Ama gerçekler böyle demiyor. Örneğin Fujiwara ailesi daha önceki ailenin tüm fertlerini katlederek iktidarı elegeçirmiştir. Birçok büyük aile bir dönem imparatorluk yetkilerini paylaşmıştır.
Ne varki her ülke gibi Japon tarih tarih yazıcılığının da öğrencilere gerçekleri anlatmak diye bir sorunu yoktur. Yurtseverliğinin ateşini körüklemek, imparatorun politikasıyla halkı bütünleştirmek ve Japon tarihinin devamlılığına işaret etmek yeterlidir. Bu ülkedeki tarih kitaplarının başka özelliği ise Batı dünyasına mesafeli durulamasıdır. Avrupalı güçlerden sistematik olarak söz edilmez. Bugün bile okutulan 168 sayfalık bir ilkokul kitabında II. Dünya Savaşı'na ayrılan sayfa sayısı sadece ikidir. Buna karşılık aşırı bir Asya sevgisi hemen dikkati çeker. Amaç çocuklara Joponya'nın Asya'da büyük sorumluluğu olduğunu öğretmektir. Öyle ki Japonya Asya'nın koruyucusu, Batı ise ezeli saldırgandır. Bu konuda öyle saptırmalar var ki, Japonların kendileride inanmıyorlardır: Çin Seddi'nin Çinliler (Asyalı) tarafından Ruslara (Batılı) karşı inşaa edildiği gibi...
Ne varki her ülke gibi Japon tarih tarih yazıcılığının da öğrencilere gerçekleri anlatmak diye bir sorunu yoktur. Yurtseverliğinin ateşini körüklemek, imparatorun politikasıyla halkı bütünleştirmek ve Japon tarihinin devamlılığına işaret etmek yeterlidir. Bu ülkedeki tarih kitaplarının başka özelliği ise Batı dünyasına mesafeli durulamasıdır. Avrupalı güçlerden sistematik olarak söz edilmez. Bugün bile okutulan 168 sayfalık bir ilkokul kitabında II. Dünya Savaşı'na ayrılan sayfa sayısı sadece ikidir. Buna karşılık aşırı bir Asya sevgisi hemen dikkati çeker. Amaç çocuklara Joponya'nın Asya'da büyük sorumluluğu olduğunu öğretmektir. Öyle ki Japonya Asya'nın koruyucusu, Batı ise ezeli saldırgandır. Bu konuda öyle saptırmalar var ki, Japonların kendileride inanmıyorlardır: Çin Seddi'nin Çinliler (Asyalı) tarafından Ruslara (Batılı) karşı inşaa edildiği gibi...