IMLEGEND
Aileden
Diablo Tarihçesi Bölüm 1: Büyük Çalkantı
Prescott
Diablo III'ü ve Beta'sını ayrı ayrı beklediğimiz günlerden birinde, Diablo III'e başlamadan önce kendinizi hikayeye ısındırmanız için hiç üşenmedik, ne kadar kitap ne kadar kaynak varsa kurttuk ve ortaya bu tarihçe çıktı. Tarihçe evren'in kuruluşundan başlayarak Diablo II'nin sonunda gördüğümüz Worldstone'un yok edilişine kadar geçen süreyi kapsıyor. Diablo II'de gördüğünüz yaratıklardan, karakter sınıflarının nasıl ortaya çıktığına kadar bir çok bilgiyi bulduk ve tarihçeye ekledik. Sonuç olarak okurken keyif alacağınızı düşündüğümüz biraz uzun bir hikaye ortaya çıktı. Bu yüzden hikayeyi üç Bölüme ayırdık: Büyük Çalkantı, Büyük Sürgün ve Büyük İhanet. Yazının devamında ilk bölüm olan Büyük Çalkantıyı okuyabilirsiniz!
Büyük Çalkantı
Kadim Cennet ve Cehennem Çukurları arasında Düzen ve Kaos uğruna verilen savaşın ne zaman başladığı bilinmez. Tıpkı uğruna savaştıkları kavramlar gibi asla birbirine üstün gelemeyen bu iki taraftan çatlak sesler çıkması hiç gecikmez.
Kadim Cennet'i yöneten Melekler Konseyinin bir üyesi olan Inarius, savaşın bir yere varmayacağını düşünür ve kendisi gibi düşünenleri aramaya başlar. Şaşırtıcı olan, Inarius en büyük desteği Cehennem Çukurlarından görür. Mephisto adlı iblisin kızı olan Lilith, Inarius'un saflarına katılır.
Inarius ve Lilith kendileri gibi düşünen melek ve iblisleri alarak Cennet ve Cehennem arasındaki savaştan kaçarlar. Inarius Büyük Karanlık adını verdikleri sonsuzlukta kendilerine barış içinde yaşayacak bir yer aramaya başlar ve Sanctuary'yi keşfeder.
Sanctuary, melek ve iblislerin daha önce görmediği zenginliklere sahip bir dünyadır. Inarius Worldstone aldı dev kristali yaratır ve böylece Cennet ve Cehennem'le Sanctuary arasında görünmez bir kalkan oluşturur.
Burada uzun süre Melek ve İblisler barış içinde yaşar ve bir süre sonra çiftleşerek ilk nesil insanları yani Nephalem soyunu yaratırlar.
Ancak Nephalemlerin büyük güç potansiyeli olan bir ırk olduğu çok geçmeden ortaya çıkar. Sanctuary'deki dengeler bu keşifle birlikte altüst olur. Birbirine delicesine aşık Inarus ve Lilith birbirlerine ters düşer: Inarius onların yok edilmesi gerektiğini savunur; Lilith ise dengeleri değiştiren bu varlıkların Cennet ve Cehennem'i işgal ederek bütün savaşlara son verebilecek bir silah olabileceğini söyler. Inarus inatla Nephalem soyunu küçük görür ve onların yok edilmesini ister. Lilith, Inarus'u terkedip kendi Nephalem ordusunu kurmaya başlar. Inarus bunu bir ihanet olarak algılar. Lilith'i Büyük Karanlığa sürgüne yollar. Bu olaydan hemen sonra birçok nephalem öldürülür. Inarius'un oğlu Rathma ve Bul-Kalos gibi nephalem'ler Inarus'un gazabından kurtulur.
Rathma ve Bul-Kalos daha sonra Trag'Oul adlı bir ejderhayla karşılaşır. Sanctuary'nin koruyucusu olduğunu söyleyen Trag'Oul; Sanctuary'nin çocukları olarak gördüğü ikiliye kendi güçlerinin evreni değiştireceğini söyler ve ortadan kaybolur.
Inarius, geride kalan Nephalemleri kontrol altında tutmak için Worldstone aracılığıyla bütün Nephalem soyunun gücünü kendisi için kullanmaya başlar ve onların mutlak tanrısı olur.
Günah Savaşı
Zaman geçer ve Cehennem Çukurlarını mutlak bir güçle yöneten üç kardeş Mephisto, Baal ve Diablo Sanctuary'yi keşfeder. Bu Cehennem'in aradığı fırsattır: Cennet'le olan savaşta dengeleri bozacak bir güç, yeni bir savaş alanı.
Sanctuary'ye gitmek istediklerinde bunu başaramazlar. Worldstone'den habersiz olsalar da, Mephisto bir şekilde oğlu Lucion'u Sanctuary'ye göndermeyi başarır. Nephalemlerin kılığına giren Lucion, Triune adı verdiği dini kurar ve Nephalemleri kendi tarafına çekmeye başlar.
Inarius bunu fark ettiğinde tanrısal güçlerini kullanarak birkaç ortaya mucizeler çıkartır; Cathedral of Light adlı dini kurar. Kendini de peygamber ilan eder. Ardından Triune'yle Cathedral of Light gizli bir savaşa tutuşur. Ancak savaş beklendiği gibi gitmez ve Nephalem'lerin kararsız ve ilgisiz tutumlarından dolayı savaşta kimse birbirine üstün çıkamaz. Ancak bu durum Lilith'in sürgünden geri dönmesiyle değişir.
Lilith, kendine dünya üzerinde bir maşa ararken, direkt olarak kendi ve Inarius'ın saf kan soyundan gelen birisini bulur: Uldyssian. Uldyssian bir çiftçi olarak sürdürdüğü yaşamında ailesini bir salgına kurban etmiştir ve inancını sorgulayan birisi olarak ne Triune ne de Cathedral of Light'ın misyonerlerine güvenmektedir. Lilith, bir komplo kurarak önce Uldyssian'a kendi güçlerinin bir parçasını verir. Bu yüzden Uldyssian bir kavgada kontrolü dışında birçok Triune ve Cathedral of Light misyonerini öldürür. Gücünden ve farklı olduğundan dolayı Seram sakinleri tarafından avlanmaya başlayan Uldyssian daha sonra kardeşi Mendeln ve arkadaşlarıyla birlikte buradan kaçar.
Bu arada Lilith, Uldyssian'a yaklaşan herkese büyü güçleri vermeye başlar. Önce arkadaşları ve sonra da Mendeln'e verilen güçleri gören Sanctuary sakinleri; Uldyssian'ı bir peygamber olarak görüp ona tapınmaya başlar. Edyrem dini bu şekilde kurulmuş olur.
Bu olayla Lilith hem Inarus'un, hem de Triune'nin başındaki Mephisto'nun oğlu Lucion'un dikkatini çeker. Lucion, Uldyssian'ı öldürmeye karar verir. Bu arada Lilith ve Inarius'un oğlu Rathma ortaya çıkarak Uldyssian'ın saflarına katılır. Mendeln'e mentor olan Rathma daha sonra Trag'Oul'lun yaşam ve ölüm arasındaki dengeyi koruyan öğütlerini Mendeln'e öğretir. Böylece ilk Necromancer doğmuş olur.
Lilith Worldstone aracılığıyla her geçen gün Inarus'un artan gücünün durdurulması için Uldyssian'ı Worldstone'un bulunduğu Arreat dağına yönlendirir. Uldyssian burada Worldstone'u koruyan Bul-Kalos'la karşılaşır. Buradaki savaş sonucunda Bul-Kalos yenilir ancak Uldyssian onu öldürmez. Bul-Kalos, Rathma'yla birlikte Worldstone tapınağına girmesi için Uldyssian'a izin verir. Trag'Oul bu arada Rathma'ya Worldstone'un güçlerinden ve Lilith'in planını ortaya çıkartır.
Rathma, Uldyssian'a Worldstone'u anlatır ve onu yok etmek yerine değiştirmeyi önerir. Uldyssian Worldstone'u onarılamaz şekilde değiştirdiğinde Nephalemler tekrar gerçek güçlerine kavuşmaya başlar. Ancak bilmediği şey Worldstone'un Sanctuary üzerine kurduğu koruyucu kalkanının Nephalem gücünden de beslendiğidir. Bu güç olmadığından koruyucu kalkan da ortadan kalkar.
Inarus bu olaydan habersiz, en güçlü savaşçısı Gamuel'i onu öldürmesi için gönderir. Bu plan başarısız olur ve Uldyssian Cathedral of Light'ı hedefine alır. Diablo Sanctuary'ye girmeyi başarır ve Inarius'a birlikte çalışırlarsa Uldyssian'ı yok edebileceklerini söyler. Inarius kabul eder.
Bu arada Cennet ve Cehennem savaşında Diablo'nun ortadan kaybolduğunu fark eden Inarius'un kardeşi olan Tyrael, Büyük Karanlıkta Sanctuary'yi bulur. Tyrael hemen Kadim Cennet'e geri döner ve Melekler Konseyini Sanctuary hakkında uyarır.
Kadim Cennet, Meleklerin saf kanının iblis kanıyla kirlenmesinin sonucu olan Nephalemleri ve dolayısıyla Sanctuary'yi yok etmek için ordularını gönderir. Trag'Oul buna karşılık Sanctuary'yi meleklere karşı savunmaya başlar.
Bu arada Inarus ve Diablo Uldyssian'ı avlamaya başlarlar. Diablo Mendeln'le kapışır. Inarius ise Uldyssian'a ulaştığında tanrısal güçlere ulaşmış bu iki varlık birbirleriyle savaşmaya başlar. Onlar savaştıkça Sanctuary'de korkunç depremler ve doğa olayları yaşanmaya başlar. Yeryüzü şekilleri değişir. Bu öylesine şiddetli bir savaştır ki, Mendeln'le savaşan Diablo bile yardım için Cenennem'e kaçar. Trag'Oul Cennet ordusunu daha fazla oyalamayaz ve aradan çekilir. Cennet ordusu Sanctuary'yi işgal eder.
Uldyssian Worldstone'un değiştirdiğinden beri güçlenmeye devam etmektedir. Trag'Oul Uldyssian'ın Sanctuary'nin son şansı olduğuna inandığından ötürü ona Worldstone'un Inarius'la olan bağlantısını ortaya çıkartır. Uldyssian Worldstone ile Inarus'un bağını koparır ve kolaylıkla Inarus'u yener. Melekler Konseyi Inarus'u teslim alır. Bunun hemen ardından zayıf düşmüş olan Uldyssian kaçarken Tyrael tarafından fark edilir. Tyrael Uldyssian'ın kendi gücünden beslenen kelepçeler yapar ve onu hapseder.
Bu olaylardan sonra Cehennem Orduları da Sanctuary'ye gelir ve Kadim Cennet ordularıyla savaşmaya başlar. Bu savaşa Günah Savaşı adı verilir. Üç taraflı olarak Cennet, Cehennem ve Nephalemler savaşır ve Nephalem'ler tarihindeki ikinci soykırımı yaşar. Bu olayları izleyen Uldyssian kelepçelerinden kurtulmanın bir yolunu bulur ve savaşın durmasını ister. Ancak Uldyssian o kadar çok güçlenmiştir ki, sadece istemesiyle zamanı durdurur. Uldyssian önce Cennet ve Cehennem güçleri Sanctuary'den kovar ardından da Sanctuary'yi eski haline getirmeye başlar. Ancak Sanctuary oldukça hasar görmüştür ve Uldyssian kurtarmaya çalıştıkça daha büyük hasarlar verir.
Trag'Oul, Uldyssian'a kendisini gösterir ve ona doğa üstü güçlerinin aslında onun kontrolü dışında Sanctuary'yi bir hastalık gibi kapladığını anlatır. Uldyssian buradan gitmelidir, ama nereye? Uldyssian Cennet veya Cehennem'in bir seçenek olmadığını ve tereddütsüz bir şekilde büyük karanlığa hapsedilmek istediğini söyler. Tyrael ise Sanctuary'ye geri dönmüş olayları izlemektedir. Uldyssian ve Trag'Oul Sanctuary'den Büyük Karanlığa gider ve Uldyssian sonsuz hapsine başlar. Tyrael kendisini kurban eden bu Uldyssian'ın türünün aslında kötülük kadar iyilik de yapabileceğinin farkına varır.
Yeni Başlangıçlar
Savaşın sonrasında Cennet ve Cehennem ortak karar vermek amacıyla toplanır. Melekler konseyi ve Cehennem'in temsilcisi Mephisto arasında bir görüşme yapılır. Cennet Sanctuary'nin yok edilmesini isteyen tavrını sürdürürken, Tyrael Sanctuary'nin kurtarılması gerektiğini söyleyerek Melekler konseyini oylamaya çağırır. Oylamanın sonucunda Imperius adlı melek dışında bütün melekler Sanctuary'nin yaşamasını ister. Mephisto ise bu kararın Cehennemin çıkarına olduğundan olaya karışmaz.
Cennet ve Cehennem arasındaki bir anlaşmayla Sanctuary'nin Nephalem ya da İnsan soyuna ait olduğu karara bağlanır. İnsanlar artık kendi kaderini kendisi çizecektir. Mephisto, bu anlaşma karşılığında Inarus'u kölesi yapmak ister ve Melekler konseyi bunu kabul eder. Mephisto'nun neden Inarus'u istediği halen bilinmemektedir. Lilith ise ortadan kaybolur.
Cennet ve Cehennem bundan sonra Sanctuary'yi Günah Savaşından zamanlara geri götürür ve bütün nephalemleri hafızalarını siler. Triune ve Cathedral Light ortadan kaldırılır. Uldyssian hiç doğmaz. Worldstone ise Inarius'un ilk yaptığı şekliyle Arreat Dağında tekrar yaratılmış olur ama tek bir farkla: insanlar asla gerçek güçlerine kavuşamasın diye Worldstone gücü kendisinde toplayacaktır. Böylece Günah Savaşı son bulur.
Cennetin Melekleri
Cehennemin İblisleri
Peki kim bu şeytan ve melekler, hepsi hakkında kısa bir bilgi özeti verelim:
Baş kötü olan 7 kafalı ejderha Tathamet Anu ile savaşır ve bu savaş sonrasın Tathamet' in 7 kafasından 3' ü büyük kötü, 4' ü küçük kötü olmak üzere cehennemin yönetici olan şeytanlar meydana gelir.
Şeytanlar kendi aralarında 3 (prime evils) büyük kötü ve 4 yardımcı kötü (lesser evils) olarak ayrılıyor.
Bunlardan 3 büyük kötü rolünde bulunan cehennemin 3 büyük efendisi Diablo, Mephisto ve Baal şeytan kardeşler.
Diablo (Lord of Terror): 3 kardeş içinde en genç ama en güçlü olanı ve diablo serisine adını veren ana şeytan karakteridir.
Mephisto (Lord of Hatred): 3 kardeşin en büyükleri Lucion ve Lilith' in babasıdır.
Baal (Lord of Destruction): 3 kardeş içinde en sinsi ve acımasız olanıdır. Daha çok kardeşlerden bağımsız hareket edip tekil kararlar almayı sever.
Duriel (Prince of Pain): Duriel, Andariel' in ikiz kardeşidir. Dark Exile olarak tabir edilen kara sürgünde 3 büyük kardeşe karşı savaşta rol almıştır. Daha sonrasında baş kötülerle yeniden ittifak kurarak Tal Rasha' nın mezarının bekçiliği görevini üslenmiştir.
Andariel (Maiden of Anguish) : Duriel ikiz kız kardeşidir. Kara sürgünde baş büyüklere karşı ihanet rolünü oynadıktan sonra, cehennemin efendilerinin yeniden yönetimi altında bizzat diablo tarafından Rogue Monastery muhafızlığına gönderilmiştir.
Belial (Lord of Lies): Azmodan ile işbirliği yapıp 3 büyükleri cehenemden ölümlü diyarına sürgünde başrol oynamış liderlerden birisidir. Diablo hikayeler sırasında şimdiye kadar adını en az duyduğumuz baş şeytanlardan birisidir.
Azmodan (Lord of Sin): 3 büyükleri sürgün etmek için cehennem ordularına liderlik etmiş diğer şeytan lideridir. Diablo hikayeleri arasında adını yine az duyduğumuz baş şeytanlardan birisidir, dünya taşının parçalanıp büyük şeytanların hükümlerinin düşmesinin ardından baş kötü gücünü elde etme şansını gören Azmodan 3. oyunda black soulstone yani kara ruh taşının egemenliğini ele geçirebilmek için tüm kötülükleriyle cehennemin nefretini yine üzerimize salıyor.
Diğer şeytanlar:
Lilith (Matron of Succubi): Mephisto' nun kızıdır. Başmelek Tyrael' in kardeşi olan Inarius ile yasak aşk yaşamış ve cehenneme ihanet edip Inarius' un güçleriyle birleşmiştir. Daha sonrasında yeniden cehennem güçlerine katılmıştır.
Lucion: Mephisto' nun oğludur. Truine mezhebinin lideridir. Uldyssian tarafından tekrar cehenneme kovulduğu ya da öldürüldüğü öngörülmektedir.
Kabraxis (Thief of Hope): Iceclaw the Merciless olarakta bilinir. çok güçlü bir şeytandır ve 3 büyüklerin düşmanı olarak bilinir. Karayolun efendisidir.
Zagraal: Khazra türünün (oyunda bilinen goatman) atasıdır ve kendi türünün lanetlenmesine sebep olandır. Bir grup Umbaru Witch Doctor tarafından öldürülmüştür.
Baş melekler:
Auriel: Angiris konseyinde ki tek bayan baş melektir. Umudun bekçisidir. Bir zamanlar mephisto ile birlikte aşk yaşadıkları hakkında söylentiler mevcuttur. Diablo 3' te açılış sinemasında şeytanlara karşı savaş veren melek olarak görüldüğü doğrulanmıştır.
Imperius: Cesaretin bekçisi, angiris konseyinin lideri ve cennetin ordusunun komutanıdır. Cennetin kristal kapılarının bekçisi ve koruyucusudur.
Inarius: Angiris konseyinin danışmanı. Bir zamanlar Lilith ile birlikte aşk yaşamıştır, ancak her ikiside birbirinden nefret ediyor. Naphalem adı verilen ilk insan atalarının yaratıcısıdır.
Itherael: Auriel ile çok yakındırlar. Kaderin simgesidir. Konseyde yapılan tartışmalardan bağımsız kalarak sessiz düşünür ve tarafsız çözümler sunar.
Malthael: Bilgeliği simgeler. Heybetli ve gizemli bir melektir.
Tyrael: Diablo evreninde şimdiye kadar adı en çok duyulan ve bilinen başmelektir. Angiris konseyinin efsanevi üyesidir, adaletin koruyucusudur. Son oyunda açılış sinematiğinde Azmodan' ın hizmetkârlarından Rakanoth (lord of anguish) ve sonsuz cehennem ordularına karşı savaşırken görüldüğü doğrulanmıştır.
Yaerius : Angiri s konseyine bağlı olmayan bir başmelektir. Zakarum' un ilk yerleşimini insanlara vermiştir.
Hadriel: 2. oyundan tanıdığımız bir başmelek olan Hadriel cehennem nehirleri ve kaos mabeti arasında bekçilik yapmaktadır.
Izual: Izual bir zamanlar Tyrael' in komutası altında savaşmış lider bir melektir. Savaş sırasında yenik düşmüş ve karanlıklar efendilerinin hizmetkarı olmuştur. 2. oyun esnasında şeytan formunda öldürerek ruhu ızdırap ve acı çekmekten kurtarılmıştır.
Alıntıdır.
Son düzenleme: