• Forum vBulletin altyapısından Xenforo altyapısına geçirildi, bu sebeple eski şifreleriniz ile foruma giriş yapamayacaksınız, parolamı unuttum adımından mailiniz ile şifre sıfırlayarak giriş yapabilirsiniz.

    Üyeliklerinde geçerli bir mail adresi olmadığı için sıfırlama yapamayacak kullanıcılar forum kullanıcı adlarını ve yeni şifrelerini yazarak info@maxigame.org adresine şifre sıfırlamak istediklerine dair bir mail göndersinler şifrelerini sıfırlayıp mail adreslerini güncelleyeceğiz. Şifreniz sıfırlandıktan sonra foruma giriş yapıp tekrar istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

Final Fantasy I Tanıtımı

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan IMLEGEND
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

IMLEGEND

Aileden
Aktiflik
K.Tarihi
23 Nis 2009
Mesajlar
9,353
Puanı
152
Konum
Damn Of Hell
Bir efsane nasıl doğar, herkes merak eder. Efsane de “Final Fantasy” olunca, özellikle bizlerin merakı oldukça fazla olmalı. Yapımcı firma Square, 80’li yıllarda çeşitli bilgisayar oyunları geliştirdi. Fakat, istediklerini bir türlü alamadılar. Son bir umut gözüyle baktıkları için, 1987’de geliştirdikleri bir oyuna “Final Fantasy” ismini verdiler.

Doğru seçilen ekiple, doğru yapılan iş, ortaya muhteşem bir sanat eseri çıkardı. Sonuçta bu yapılan oyun, milyonları peşinden sürükleyecek bir oyunun temelini oluşturacaktı. Değerini daha iyi anlamak için bir an 1987 yılına dönelim: Televizyonlar bile günümüzdeki kadar yaygın değil, işletim sistemleri yetersiz ve en önemlisi oyunlarda grafik yeni yeni oturmaya başlamış. Üç boyutlu oyunlar, akıllarda bile yoktu belki. İşte böyle bir tarihteyken bir anda karşınızda “Final Fantasy”yi buluyorsunuz!

RPG türünü, Japonya’ya ve ardından tüm dünyaya sevdiren en önemli oyunların başında gelen Final Fantasy I’i tanıtmaya hikayesinden başlayalım. Oyunu ilk açtığınızda karşınıza çıkacak yazıda anlatılan şu: “Dünya karanlıkla örtülür, rüzgar durur, deniz çıldırır, yeryüzü çürür… Dünya karanlığa gömüldüğünde dört savaşçı bir araya gelecektir…” Üstüne kara bulutlar çöken bir dünyayı eski düzenine getirmek amacıyla savaşan dört karakteri kontrol ediyorsunuz. Oyunda; büyük şehirlerden dev adalara, karanlık mağaralardan geniş çöllere, büyük denizlerden bulutlu dağlara kadar çeşitli yerlerde mücadele ediyorsunuz. Ek görevler de bulunuyor, örneğin ilk yapacağınız görev Prenses Sara’yı oyunun baş kötüsü Garland’ın elinden kurtarmak. Grafik yetersizliği tabii ki hikayenin çok ayrıntılı olmasına bir engel.

Grafikler, neyin ne olduğunu en iyi şekilde anlatır güzellikte. Animasyonlar zamanına göre son derece iyi. Renkler çok iyi, şehir içi alışveriş dükkanlarındaki satıcılar ve savaş arka planları sürekli değişiyor. Bunun yanı sıra yüzlerce yaratık ve karakter çizimleri dört dörtlük. Tabii ki o yıllardaki oyuncular “Olamaz, ne kadar kötü grafikler” demiyordu, genellikle “İnanılmaz! Çizgi film gibi!” diyordu. Bunu da düşünürsek grafikler geçer not alıyor.

Final Fantasy’nin unutulmayacak önemli bestecisi Nobuo Uematsu da ilk olarak bu oyunda çalışmaya başladı. Her zaman yapacağı gibi ilk oyunda da oyunu ve “Final Fantasy” dünyasını yansıtan müzikler besteledi. Her Final Fantasy oyununda kullanılan iki klasik müzik “Prelude” ve “Final Fantasy” de ilk olarak bu oyunda duyuldu. Daha oyunu açar açmaz duyacağınız müzik sizi etkileyecek. Besteci; harita, şehir, savaş bölümü gibi müzikler için sergileyeceği performans için mükemmel bir başlangıç yapmış diyebiliriz.

Final Fantasy dünyasının klasikleşen mesleklerinin temeli de ilk bu oyunda atıldı. Oyun başladığında dört farklı meslek seçiyorsunuz ve oyunun ortalarında karakterleriniz gelişiyor. (Örneğin Fighter, Knight oluyor.) Karakterlerinizi savaşarak geliştirebildiğiniz gibi, şehirlerden büyü ve silah satın alarak da geliştirebiliyorsunuz. Yani klasik Final Fantasy sisteminin temeli bu oyunda atıldı.

Bir “Final Fantasy sever” olarak mutlaka bu oyuna bir göz atın. “Bu muhteşem dedikleri FINAL FANTASY serisinin temeli nasılmış, ilk oyun güzel midir acaba?” diye düşünmüyor olamazsınız. Bu keyfi yaşayın!
 
Geri
Üst