IMLEGEND
Aileden
“Final Fantasy serisinin ikinci boyuta vedası…”
Final Fantasy serisinin her oyununun ayrı bir büyüsü vardır, her biri ayrı ayrı duygulara hitap eder. Nintendo’nun 16 bit konsolu SNES’e çıkan son Final Fantasy oyunu Final Fantasy 6 ise o zamana kadar çıkarılmış tüm Final Fantasy’lerin en duygulu, hüzünlüsüydü denilebilir. İmparatorluğun baskısı altında ezilen şehirleri ile esasında çok trajik bir öykü olmasına rağmen çok eğlenceli anlara da sahne olur.
Karakterlerin bolluğu açısından en bereketli FF’erden biri, oyuna ilk başlandığında fark edilmese bile, ilerleyen safhalarda her birinin kendi öyküsü olan pek çok karakterin gruba katılması ile oyun renkleniyor. Oyunda meslek sistemi olmadığı halde her karakterin kendi mesleği var denilebilir, örneğin Shadow karakteri bir Ninja yeteneği olan ”Throw(Fırlat)” yeteneğine sahip tek karakter. Bu iyi bir karar aslında, oyunda karakterler bol olduğu için meslek değiştirmeye gerek duyulmuyor ve her karakterin kendi mesleği olduğu için daha bir kişilikli olmuşlar.
Oynanış olarak kendinden önceki iki FF oyunu ile benzer bir sistem kullanılmış, ATB’si (Active Time Bar/Aktif Zaman Barı) dolan karakter hamlesini yapıyor, ve sıra ATB’si dolmuş başka bir karaktere (dost veya düşman) geçiyor. Savaş sonunda kazanılan deneyim puanları her oyunda olduğu gibi seviye arttırmamıza yarıyor. Fakat dengeli hazırlanmış alan/yaratık dağılımı sayesinde asla kendinizi orada burada seviye arttırmak için koşarken bulmuyorsunuz.
Hikayeye değinmek gerekirse, öncelikle belirtilmeli ki önceki FF oyunlarının çoğunun aksine kristaller hikayenin temelini oluşturmuyor. Hikaye bu oyunda ”Esper” denen büyülü yaratıkların etrafında gelişiyor. İmparator Gesthal, farklı boyutta yaşayan bu Esperlerin yaşam enerjilerini emerek büyü yapabilen bir tür zırh olan ”Magi-tek”lerine enerji sağlıyor. İmparatorun emrindeki Terra, kendilerine ”Returners” diyen bir grup tarafından baygın bir halde bulunuyor, beyninin imparator tarafından yıkandığını öğreniyor. İşte bu temeller üzerinde gelişip gidiyor hikaye. O güne kadar çıkarılmış FF’lerin arasında, en derin ve duygusal hikaye olduğu söylenebilir. Terra’nın gidip gelen hafızası, seçeceği taraftaki kararsızlığı, ilerleyen zamanlarda tüm umutların yavaş yavaş ona bağlanması ve Esperlerin umutsuz fedakarlıkları ile son derece duygusal bir öykü…
Hikayeyi oyunun atmosferi tamamlıyor. SNES konsolu için olabildiğince iyi iş çıkarılmış, oyun grafiklerinin konsolun kapasitesine göre çok iyi olduğu kesin. Düşmanların tasarımının ve oyuna adaptasyonunun başarısı tartışılmaz. Yoshitaka Amano en iyi tasarımlarının bazılarını bu oyun için hazırlamış. Menüdeki karakter portreleri ve yaratık tasarımları Amano’nun o büyülü havasını yansıtıyor. Nobuo Uematsu bu oyunda duygusal parçalara bolca yer vermiş ve her zamanki gibi müthiş bir iş çıkarmış. Her parça insanın kafasında oyundan anlar canlandıracak kadar uyumlu.
Oyunu çok fazla övdüğüm düşünülebilir, fakat inanın tüm övgüleri hak edecek kadar iyi bir oyun Final Fantasy 6. Hikayesi ile, oynanışı ile, atmosferi ile… Daha fazla söze gerek yok, henüz oynamadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir.