IMLEGEND
Aileden
BÖLÜM 1 - AHMAKLIK LANETİ
Tanrılar tarafından gönderilen Deva ve Asuralar yeni bir dünya kurmalarında Gaialara yardım ettiler. Yeni bir uygarlık için sadece teknoloji değil, aynı zamanda Gaia topraklarına bilgeliği de getirdiler. Bir gün Deva ve Asuralar Gaialara atalarının yok oluş hikayesini anlattılar.
"Antik" olarak bilinen ataları tanrıların havarileri tarafından yönlendiriliyordu. Harika bir uygurluk kurmuşlardı. Sahip oldukları bilgiyle istediklere yere ışınlanabilecekleri kapılar oluşturdular. Ancak bu zengin bilgileri onlara büyüklenme ve kibri getirdi... ve... tanrılara karşı ayaklandılar.
Tanrılar bu davranışı hoş karşılamadı ve hepsini cezalandırdı. Yıkım hepsini bekliyordu. Schumarz adındaki yıkım tanrısını gönderildi ve Gaia topraklarında kuralan bu uykarlık tamamen tarihten silindi.
Bundan sonra, tanrılar geride kalan insanları ahmaklık büyüsü ile lanetlediler ki, yeniden büyüklenip tanrılara karşı ayaklanmasınlar. Bu tanrılar aynı zamanda Gaia topraklarına insanları kontrol altında tutmak için çirkin yaratıkları getirdi.
Gaialar bu hikayeyi Deva ve Asuralardan dinledikten sonra korkuyla titremeye başladılar.
Nasıl bu kadar cahil olabildik!
Nasıl bu kadar kibirlendik!
Kendi hatamız yüzünden sonsuza kadar karanlıklar içinde yaşamalıydık.
Bizi bağışlayan tanrılar ne kadar merhametli.
Artık, Deva ve Asura Gaiaları barış dolu bir hayat için yönlendiriyordu. Bundan sonra iki inanış ortaya çıktı; ışığın tanrısına inanan "Aydınlık yol" ve karanlığın tanrısını takip eden "Alacakaranlık" inanışı. Bu iki inanışın takipçileri bir araya gelerek tüm tarihi anlatan ve geçmişte yaptıkları hatalara düşmelerini engelleyecek bir kitap yazdılar.
Ama hala, birşeyler tam doğru gitmiyordu. Birşey herkesi rahatsız ediyordu... Sanki yakında birşeyler olacaktı...
BÖLÜM 2 - CADI
Deva ve Asuralar'ın Gaia topraklarına gelişinden binlerce yıl sonra, Rondo yakınlarında küçük bir kasabada yaşayan genç bir adam vardı. Bir gün, evine dönerken yolunu kaybetmiş genç bir bayan yolcu ile tanıştı. Bu kız en yakın hanın nerede olduğunu öğrenmek istemişti. Genç adam kıza kasabanın çok uzakta olmadığını ve isterse beraber gidebileceklerini teklif ett. Kız teklifi kabul etti ve beraber yürümeye başladılar.
Yolda yürürken hiç konuşmadılar. Genç adam arasıra kıza bakıyordu, sanki tam birşey söylemek üzere gibiydi ama söyleyemiyordu. Biraz sonra kız da aynısını yaptı ve daha sonra tebessüm etti. Bunun farkeden adam kıza neden gülümsediğini sordu. Kız biraz hızlandı ve geriye dönüp adama gülümsedi. Daha sonra adamın yanına tekrar döndü ve yanyana yürümeye devam ettiler. İkisi de içlerinde sıcak birşeyler hissetmişti.
Kasabaya ulaştıktan sonra, kız artık orada çok uzun zamanlar kaldı. Konuşmaya başlamaları çok uzun sürmedi... beraber gülmeleri.. gezmeleri... en nihayetinde beraber yaşamaya başladılar. Birbirlerine olan aşklarını keşfetmiş ve evlenmişlerdi.
İkiside sıradan insanlar değildi. Adam Devalıydı ve aynı zamanda belediye başkanıydı. Kadın ise Asuralardandı, yasaklanmış büyü üzerinde çalışmasından dolayı kabilesi tarafından dışlanmıştı.
Bir gün adam ve kadın sihirli güçlerini beraber kullandıklarında çok çok daha güçlü olduklarını keşfetti. Kasabayı terk ederek bu güçlü kuvvet üzerine kendilerini eğitme kararı aldılar.
Gün ve gün sihir üzerinde çalıştılar. Bu arada karakterleri de değişmeye başladı... taki herşey çığırından çıkana kadar...
Kazandıkları büyük güce karşılık muhakeme duygularını her geçen gün kaybettiler. En sonunda büyü onları etkisi altına aldı ve büyüyü başkalarına zarar vermek için kullanmaya başladılar.
Köy ve kasabaları yağmalamaya başlamaları üzerine yakalandıkları takdirde ölüm cezasına çarptırılacakları haberleri yayılmaya başladı. Adam eski karakterine yavaş yavaş dönmeye başlamıştı ve karısını durdurmak için onu ikna etmeye çalışıyordu ama başaramadı. En sonunda kadın tüm akıl sağlığını kaybetti ve tereddüt etmeden kocasını öldürdü!
Cadı'nın dönemi bu şekilde başlamış oldu...
BÖLÜM 3 - GERÇEKLİK FIRTINASI
Cadının korkunç gücü tüm Gaia kıtasını korkuya boğmaktaydı. Bir kasabayı yok etmek üzere olan kudretli bir canavarı tek vuruşta öldürmek için gücünü kullanan cadının hikayeleri anlatılıyordu. Hatta ölüleri bir hayata döndürebileceğinden söz edilmekteydi. Cadının güçleriyle ilgili bir çok hikaye vardı ama bunların hiçbiri cadının gücünü tam olarak ifade edemezdi. Fakat kesin olan tek bir şey vardı ki cadı güçlerini kötü amaçlarla kullanıyordu.
Bir Asura olarak, Cadı tanrının bir havarisiydi. Yaptıklarına ilişkin sözler o kadar hızlı yayıldı ki kısa zamanda bir hain ve tanrıtanımaz cadı olarak anılmaya başladı. Asura halkı tarafından sürgün edilmiş olsa dahi, Deva ve Asura halkı dünyanın dengesini korumak adına Gaia’lardan cadının kimliğini gizledi. Fakat bu tür bir anlaşmaya varmak öyle kolay değildi ”“ durum zaten çok aşırıya gitmişti.
Kargaşa büyümeye devam etti. Birkaç kişi, cadıyı kabul ederek onu izlemeye başladı. İşte o zamanlarda cadı sonraki hareketini yaptı. Dünyaya kendi ‘doğru’larını yaymaya başladı:
“Gaia’nın tüm geçmişi bir yalan. Bugüne dek meydana gelen her şey çaptırılmış şeyler!
Tanrılar falan yok
Tanrısal bir dünya falan yok
Deva ve Asura halkı özel yetenekleri olan Gaia’lardan başka bir şey değil. Yine de hepimiz aynı türüz!
Deva ve Asura’ları kurtarıcı olarak görmemelisiniz. Gaia’lar kendi bilgileriyle zaten yüce bir medeniyet meydana getirdi. Sahte ‘tanrılar’a karşı isyanda yok edilmiş olmalarına rağmen, medeniyetleri mükemmeldi. Deva ve Asura’lar buraya geldiklerinde, bildiklerini paylaşmadılar. Gaia’lara hiçbir şekilde yardımcı olmadılar. Onlar buraya Gaia’ların yarattığı büyük teknolojileri kullanmak için gelmişti!
O medeniyet ‘kendini yok eden ve utanç dolu atalar’ına saygı gösteren Gaia’lar olan ‘Antikler’ tarafından inşa edilmişti.
Bugüne kadar, sırf kendi ayrıcalıklarını devam ettirebilmek için Deva ve Asura tüm bu gerçekleri Gaia’lılardan sakladılar!
Hepiniz önceden belirlenmiş bir hikayeyi yaşıyorsunuz. Artık vakit gözlerinizi açıp gerçeği görme vaktidir! Gözleriniz açmazsanız, kullanıldığınız bu hayatı yaşamaya sonsuza dek devam edersiniz! Artık ayağ kalkmalısınız!”
Bu sözler dünyada hızla yayıldı. Başlangıçta, bu iddiaları birkaç kişi dinledi. Ancak, sözler yayıldı ve insanların düşünme şeklini değiştirdi. Cadının sözleri yayıldıkça, daha fazla kişi onun peşine takıldı ve cadının kazandığı güç giderek arttı.
BÖLÜM 4 - CADI AVI
Deva, Asura ve Gaia ittifakı harekete geçmeye başladı. İlk işleri herkese cadı alakalı öykü anlatmayı yasaklamaktı. Bundan sonra gerçek av başladı.
İttifak güçleri en iyi askerlerini Cadıyı canlı yakalamaları için gönderdi. Cadı'nın yandaşları tabiki onu savundu ve birçok gereksiz can kaybı yaşandı.
Deva'nın en güçlü şövalyeleri ve Asura'nın en yetenekli suikastçılarının yollanmış olmasına karşın, cadı ve yandaşları onlara karşı durabildiler. Raporlara göre, av sırasında cadı o kadar çok güçlü büyü kullandı ki gökler dahi yarıldı.
Uzun bir savaştı, fakat sonuçta cadı ve yandaşları ittifakın üstün sayılarına karşı koyamadı. Ve cadı ele geçirildi.
Cadı yakalanmıştı ve yargıç önüne çıkarıldı. Dünyaya karşı işlediği suçtan ölüm cezasına çarptırıldı, kazığa bağlanıp yanarak ölüm! Yargıçlar, cadının bahsettiği 'gerçek' hakkında hiçbir soruya yanıt vermediler. Ne kabul ediyor ne de reddediyorlardı.
Bir çok kişi cadının infazına katıldı ve yanışını seyretti. Bazıları cadının son anlarında dünyada yaşayan her canlı varlığı lanetlediğini söylüyor. Bazıları da, ağzından hiçbir sözün çıkmadığını, çığlık dahi atmadığını söylüyor.
Fakat, o günden itibaren, 'Cadının' öyküsü kuşaktan kuşağa anlatıldı. Bugün dahi, 'Cadı' kelimesi tüm Gaia'ya geçmişini hatırlatmaya yetiyordu. 'Cadı' kelimesi korku ile aynı anlamı taşıyordu...