Arkadaşlar ben can sıkıntısından roman yazmaya başladım ama artık içimde nasıl bir psikopat varsa bir seri katil romanı yazmaya başladığımı fark ettim.
Şimdi romanımın bir parçasını burada paylaşacağım ve düşüncelerinizi alacağım.Beğenilirse diğer bölümlerinide paylaşabilirim.İyi veya kötü tüm yorumlarınızı bekliyorum.
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4(Bu kısım romanda yok.Sadece Maxigame üyelerine özel heyecan katmak amacıyla yazıldı.)
Bölüm 5
Şimdi romanımın bir parçasını burada paylaşacağım ve düşüncelerinizi alacağım.Beğenilirse diğer bölümlerinide paylaşabilirim.İyi veya kötü tüm yorumlarınızı bekliyorum.
Bölüm 1
Benimle tanışıp karanlık düşlerime şahit olmaya hazır mısın?Ben Akın, 21 yaşında 75kilo ve 1,8m boyunda kendime göre sağlıklı, ama aslında
o kadarda sağlıklı olmayan, okulu ailemin tüm çabalarına rağmen daha liseye bile geçemeden bırakan genç bir insanım.
Annem ve babam emekli, abim Rafet 28 yaşında üniversite mezunu asosyal bir oyun bağımlısı, küçük kardeşim Tuğçe ise 9 yaşında çalışkan bir ilkokul öğrencisidir.
Karşımdaki kişileri diğer insanlardan farklı görür, onlarla konuşurken genelde dosthane ve sempatik tavırlarımla hiç dikkat çekmem.
Bu özelliklerimle aslında içten içe bir seri katil olduğumu anlamaları imkansızdır.Etrafımdaki insanların beklenmedik ve bir anda gelen ölümleri
karmaşık bir hal almış bu işin içinden nasıl çıkacağımı düşünmeye başlamıştım.Artık içimdeki katili zaptedemiyor en küçük parlamada karşımdaki insanı akılalmaz şekillerde öldürüyordum.
Cesetleri 2 katlı müstakil evimizin arkasında bulunan kuyuya atıyordum.Ama artık bu işe bir çare bulma vaktinin geldiğini düşünmeye başlamıştım.
Kendimi normal hayattan soyutlayıp bir katile dönüşmüştüm.Herşey bir anda nasıl bu kadar kötü duruma gelmişti?Bu parlamaları nasıl durdurabilirdim?
Aklımdaki bu sorulara cep bulmak ve ailemle bu şekilde daha fazla yaşayamayacağımı düşünüğüm için 2007 yılının 20 Şubatı bir kış gününde
çantasımı alıp tüm ailelemi ve arkadaşlarımı arkada bırakarak onların daha güvende olacağı düşüncesiyle evden kaçtım.Artık 5 parasız ve evsizdim.
Dışarıda cinayet işlemek daha kolay ama cesetleri saklamak daha zor olacaktı.Bir şekilde para kazanıp hayatımı devam ettirmem, ama insanlarla
daha az muhatap olabileceğim ve dolayısıyla parlamaların daha az olacağı bir iş bulmam gerekliydi.Bunun çok zor olacağının farkındaydım.
İlk hafta, evden kaçarken babamın cüzdanından aldığım 40TL ile idare edip bir köprü altında yatıp kalktım.
27 Şubat gecesi saat 01:00 sularında bir parlamayla uyandım, artık yerimde duramıyor birini öldürme arzusu beni yiyip bitiriyordu.
O gece köprünün altında benden başka kalan 2 evsiz daha vardı.Bunlardan 50li yaşlarda muhtemelen uzun süredir aç, beyaz saçlı zayıf adamı gözüme kestirmiş
onu nasıl öldüreceğimi kafamda canlandırmaya başlamıştım bile.Adamı yanıma çağırdım ve sessizce "Üzgünüm, Bunu yapmak istemezdim." diyerek yerden aldığım taşla adamın kafasına vurdum.
Zaten tek bir darbeyle adamı yere serip ölmüştüm.Benim için işler öldürdükten sonra zorlaşıyordu.Cesedi saklamam gerekliydi.Aklıma enteresan ama işe yarayabilecek bir fikir geldi.
Sabahın ilk ışıklarında cesedi köprünün üstüne çıkarıp, gelen bir arabanın önüne atıcaktım.Polisler arabanın çarpmasının etkisiyle bunun bir cinayet değil trafik kazası olduğunu düşüneceklerdi.
En azından ben öyle umuyordum.Sabah 05:30 gibi planımı gerçekleştirmek üzere köprünün üzerine çıktım.Bekledim, bekledim...Sonunda ileriden hızla gelen bir araba gördüm.
Cesedi yola atıp saklandım.Plan tam düşündüğüm gibi gitti.Polisler bunun bir cinayet değil trafik kazası olduğunu düşündü.Çok rahatlamıştım.Bir diğer parlamanın olması zaman alacaktı.
Gidip yemek aldıktan sonra her ihtimale karşı o günü köprünün altında geçirdim.Saat gece yarısına gelmek üzereyken yanıma birisi yaklaştı.Polis olduğundan şüphelendim.
Sonra kulağıma fısıldayarak; "Sırrını biliyorum.Sanırım sana yardımcı olabilirim." dedi.Beynimden vurulmuşa döndüm o an.Anlaşılan o gece ne yaptığımı görmüştü.
Parlamaların haricinde insan öldürmekden hiç haz etmesemde onu öldürmeyi düşündüm.Sonra yardımcı olabileceğini söylediği ve uzun süredir yalnız olduğum için
bu düşünceyi ertelemeye karar verdim.Galiba artık yeni bir arkadaşım vardı.Onun bana ne şekilde yardım edeceğine dair en ufak bir fikrim yoktu.Ama hertürlü yardımı işime yarardı.
o kadarda sağlıklı olmayan, okulu ailemin tüm çabalarına rağmen daha liseye bile geçemeden bırakan genç bir insanım.
Annem ve babam emekli, abim Rafet 28 yaşında üniversite mezunu asosyal bir oyun bağımlısı, küçük kardeşim Tuğçe ise 9 yaşında çalışkan bir ilkokul öğrencisidir.
Karşımdaki kişileri diğer insanlardan farklı görür, onlarla konuşurken genelde dosthane ve sempatik tavırlarımla hiç dikkat çekmem.
Bu özelliklerimle aslında içten içe bir seri katil olduğumu anlamaları imkansızdır.Etrafımdaki insanların beklenmedik ve bir anda gelen ölümleri
karmaşık bir hal almış bu işin içinden nasıl çıkacağımı düşünmeye başlamıştım.Artık içimdeki katili zaptedemiyor en küçük parlamada karşımdaki insanı akılalmaz şekillerde öldürüyordum.
Cesetleri 2 katlı müstakil evimizin arkasında bulunan kuyuya atıyordum.Ama artık bu işe bir çare bulma vaktinin geldiğini düşünmeye başlamıştım.
Kendimi normal hayattan soyutlayıp bir katile dönüşmüştüm.Herşey bir anda nasıl bu kadar kötü duruma gelmişti?Bu parlamaları nasıl durdurabilirdim?
Aklımdaki bu sorulara cep bulmak ve ailemle bu şekilde daha fazla yaşayamayacağımı düşünüğüm için 2007 yılının 20 Şubatı bir kış gününde
çantasımı alıp tüm ailelemi ve arkadaşlarımı arkada bırakarak onların daha güvende olacağı düşüncesiyle evden kaçtım.Artık 5 parasız ve evsizdim.
Dışarıda cinayet işlemek daha kolay ama cesetleri saklamak daha zor olacaktı.Bir şekilde para kazanıp hayatımı devam ettirmem, ama insanlarla
daha az muhatap olabileceğim ve dolayısıyla parlamaların daha az olacağı bir iş bulmam gerekliydi.Bunun çok zor olacağının farkındaydım.
İlk hafta, evden kaçarken babamın cüzdanından aldığım 40TL ile idare edip bir köprü altında yatıp kalktım.
27 Şubat gecesi saat 01:00 sularında bir parlamayla uyandım, artık yerimde duramıyor birini öldürme arzusu beni yiyip bitiriyordu.
O gece köprünün altında benden başka kalan 2 evsiz daha vardı.Bunlardan 50li yaşlarda muhtemelen uzun süredir aç, beyaz saçlı zayıf adamı gözüme kestirmiş
onu nasıl öldüreceğimi kafamda canlandırmaya başlamıştım bile.Adamı yanıma çağırdım ve sessizce "Üzgünüm, Bunu yapmak istemezdim." diyerek yerden aldığım taşla adamın kafasına vurdum.
Zaten tek bir darbeyle adamı yere serip ölmüştüm.Benim için işler öldürdükten sonra zorlaşıyordu.Cesedi saklamam gerekliydi.Aklıma enteresan ama işe yarayabilecek bir fikir geldi.
Sabahın ilk ışıklarında cesedi köprünün üstüne çıkarıp, gelen bir arabanın önüne atıcaktım.Polisler arabanın çarpmasının etkisiyle bunun bir cinayet değil trafik kazası olduğunu düşüneceklerdi.
En azından ben öyle umuyordum.Sabah 05:30 gibi planımı gerçekleştirmek üzere köprünün üzerine çıktım.Bekledim, bekledim...Sonunda ileriden hızla gelen bir araba gördüm.
Cesedi yola atıp saklandım.Plan tam düşündüğüm gibi gitti.Polisler bunun bir cinayet değil trafik kazası olduğunu düşündü.Çok rahatlamıştım.Bir diğer parlamanın olması zaman alacaktı.
Gidip yemek aldıktan sonra her ihtimale karşı o günü köprünün altında geçirdim.Saat gece yarısına gelmek üzereyken yanıma birisi yaklaştı.Polis olduğundan şüphelendim.
Sonra kulağıma fısıldayarak; "Sırrını biliyorum.Sanırım sana yardımcı olabilirim." dedi.Beynimden vurulmuşa döndüm o an.Anlaşılan o gece ne yaptığımı görmüştü.
Parlamaların haricinde insan öldürmekden hiç haz etmesemde onu öldürmeyi düşündüm.Sonra yardımcı olabileceğini söylediği ve uzun süredir yalnız olduğum için
bu düşünceyi ertelemeye karar verdim.Galiba artık yeni bir arkadaşım vardı.Onun bana ne şekilde yardım edeceğine dair en ufak bir fikrim yoktu.Ama hertürlü yardımı işime yarardı.
Bölüm 2
Bana kendini tanıttı.Adı Murat, yaşı 24 mesleği ise gazete yazarı.Murat'a güvenmelimiyim bilmiyordum.O gece Murat'ın yoğun ısrarı üzerine onun evine gittik.
Murat'ın gayet düzenli ve titiz olduğu evinden belliydi.Sonra gözüm oturma odasındaki masanın üzerinde duran polis rozetine ilişti.Panikledim Murat'ı var gücümle itikleyip
boğazına sarıldım.Polis olup olmadığını sordum, eğer polisse beni neden tutuklamak yerine evine getirmişti?Boğazını bıraktım, oda bana açıkladı.
Murat bir polis çocuğuydu.Annesinin onları terk ettiğini ve babasının buna dayanamayıp intihar ettiğini söyledi.Bana neden yardım etmek istediğini sordum.
Eskiden kendisininde parlamalarının olduğunu babasının onu eğittiğini söyledi.Murat benim aksime yaşamayı hak etmeyenleri veya suçlu olup polisin elinden
kaçan insanları öldürüyordu.Beni neden öldürmediğini sorduğumda ise hiç beklemediğim bir cevapla karşılaştım.Murat benim abimdi.Ama nasıl olurdu?
Ailemiz biz çok küçükken gözümüzün önünde bir cinayete kurban gitmişler.Yanımıza gelen ilk polis Murat'ın babası olmuş.Murat'ı kendi bakmaya karar vermiş beni ise sosyal hizmetlere bırakmışlar.
Bu olay olduğunda ben 2 Murat ise 5 yaşındaymış.Duyduklarım beni çok şaşırtıyor bir o kadarda meraklandırıyordu.Murat'ın ilk parlaması 16 yaşında olmuş ve komşularının köpeğini öldürmüş.
Bunu gören babası Murat'da bir gariplik olduğunu fark etmiş.Murat ile konuştuktan sonra onu eğitip parlamalarının önüne geçmeyi öğretmiş.Benim gibi parlamaları olan birisinin olduğunu üstelik
bunun öz abim olduğunu duymak çok enteresandı.Bunların içinde beni en çok heyecanlandıran kısım parlamaların önüne geçilebileceği kısmıydı.Parlamalarım olmazsa bende normal bir insan
olabilirdim belkide.Artık farklı bir evim farklı bir ailem vardı ama beni bu yaşıma kadar büyüten ailemide aklımdan birtürlü çıkartamıyordum.Biran önce eğitime başlayıp parlamaların önüne geçmek
için sabırsızlanıyordum.
Murat'ın gayet düzenli ve titiz olduğu evinden belliydi.Sonra gözüm oturma odasındaki masanın üzerinde duran polis rozetine ilişti.Panikledim Murat'ı var gücümle itikleyip
boğazına sarıldım.Polis olup olmadığını sordum, eğer polisse beni neden tutuklamak yerine evine getirmişti?Boğazını bıraktım, oda bana açıkladı.
Murat bir polis çocuğuydu.Annesinin onları terk ettiğini ve babasının buna dayanamayıp intihar ettiğini söyledi.Bana neden yardım etmek istediğini sordum.
Eskiden kendisininde parlamalarının olduğunu babasının onu eğittiğini söyledi.Murat benim aksime yaşamayı hak etmeyenleri veya suçlu olup polisin elinden
kaçan insanları öldürüyordu.Beni neden öldürmediğini sorduğumda ise hiç beklemediğim bir cevapla karşılaştım.Murat benim abimdi.Ama nasıl olurdu?
Ailemiz biz çok küçükken gözümüzün önünde bir cinayete kurban gitmişler.Yanımıza gelen ilk polis Murat'ın babası olmuş.Murat'ı kendi bakmaya karar vermiş beni ise sosyal hizmetlere bırakmışlar.
Bu olay olduğunda ben 2 Murat ise 5 yaşındaymış.Duyduklarım beni çok şaşırtıyor bir o kadarda meraklandırıyordu.Murat'ın ilk parlaması 16 yaşında olmuş ve komşularının köpeğini öldürmüş.
Bunu gören babası Murat'da bir gariplik olduğunu fark etmiş.Murat ile konuştuktan sonra onu eğitip parlamalarının önüne geçmeyi öğretmiş.Benim gibi parlamaları olan birisinin olduğunu üstelik
bunun öz abim olduğunu duymak çok enteresandı.Bunların içinde beni en çok heyecanlandıran kısım parlamaların önüne geçilebileceği kısmıydı.Parlamalarım olmazsa bende normal bir insan
olabilirdim belkide.Artık farklı bir evim farklı bir ailem vardı ama beni bu yaşıma kadar büyüten ailemide aklımdan birtürlü çıkartamıyordum.Biran önce eğitime başlayıp parlamaların önüne geçmek
için sabırsızlanıyordum.
Bölüm 3
Sabaha kadar oturmuştuk.Saat 7 gibi murat işe gidip akşam 6 gibi dönüyordu.Birkaç gün bu şekilde geçti.Murat'a çok ısınmış çok güvenmiştim.
4 Mart öğlene doğru uyandım.Murat evde bilgisayarında birşeylerle uğraşıyordu.Yanına yaklaştım.Parlamalarımın yakında tekrar olacağını bu yüzden bir cinayet planı yapıp cinayeti
bereber işleyeceğimizi söyledi.Kurbanımızı seçmişti bile.Kurbanımızın adı Musa, 1.94 boyunda 92 kilo,ünlü bir basketbol oyuncusu.
Musa'nın karısı ve çocuğundan haber alınamıyordu.Polis merkezine götürülen Musa verdiği ifadede kavga ettikleri bir gece karısının ve çocuğunun evi terk ettiğini söylemiş.
Verdiği rüşvetlerlede birçok yalancı şahit tutarak Hakim ve jüriyi suçsuz olduğuna inandırmıştı.
Tabiki Murat öyle düşünmüyordu.Bu olayın haberini yapmak için uzun süren araştırmalar yapan Murat olayın hiçte öyle olmadığını söyledi.
Musa bir gece barda arkadaşlarıyla birlikte aldığı alkollerin etkisiyle eve gelir.Evde bağırıp çağıran Musa'nın komşuları sesden rahatsız olurlar.Polise haber verirler.
Polis eve gelip Musa ve eşini sakinleştirdikten sonra gider.Zaten olanlar ondan sonra olur.Bu olayların kariyerine zarar vereceğini düşünen Musa sinirden deliye dönmüş bir şekilde
karısını ve çocuğunu boğarak öldürür.Herkese karısının çocuğuyla birlikte evden kaçtığını söyler.Delilleri yok ettikten sonra cesetleri evinin arka bahçesine gömmüş aslında.
Murat öyle düşünüyor.Bu gece evinin bahçesine gizlice girip kontrol edeceğiz.Eğer bir delil bulabilirsek Musa parlamalarımın yolcusu olarak artık yaşamıyor olacak.
Gece abimle gizlice Musanın arka bahçesine sızdık.Çok geçmeden işimize yarayacak delilleri bulduk.Ufak bir kazı yaptığımızda birkaç insan kemiğine rastladık.
Herşey kesindi.Musa polisin elinden kurtulmuştu ama bizim elimizden kurtulamayacaktı.2 gün boyunca Musa'yı izledim.Saat kaçta evden çıkıyor, kaçta geliyor gün içinde
nerelere gidip neler yapıyor gibi soruların cevaplarını biliyordum artık.Gece yattım, sabah bir parlamayla uyandım. Hemen abimin yanına gidip "Şu anda oluyor, bu işi bitirmenin zamanı geldi."
dedim.Oda "Zaten hazırlıklarımızı buna göre yapmştık.başlayabiliriz"dedi.Yanımıza bikaç bayıltıcı iğne alıp Musanın her sabah kahvaltıya gittiği yere gittik.Hayranıymış gibi gözüküp muhabbetimizi kurduk.
Yemeğini de bizim ısmarlayacağımızı söyleyip sadece çıkarken bir fotoğraf çektirmek istediğimiz konusunda ısrar ettik.Kabul etti.Çıkışta Murat'ın kiraladığı lüks arabanın önünde fotoğraf çektirirken
iğneyi cebimden çıkarttım.Ama Musa refleksleri güçlü bir sporcuydu.Elime vurarak iğneyi düşürttü.İşler çığırından çıkıyordu.Ben Musa ile uğraşırken abim bu konularda tecrübe sahibi olduğu için
sakinlikle diğer iğne ile Musayı bayılttı.Daha sonra Musanın evine gittik.Sandalyeye bağlayıp ayılana kadar bekledik.Musa ilk başlarda karısını ve çocuğunu öldürdüğünü inkar etsede sonunda kabul etti.
Parlama olduğundan beri neredeyse 8 saat geçmişti artık yerimde duramıyordum.Abim "Akın artık senindir." dediğinde masanın üzerinden aldığım bıçağı Murat'ın gösterdiği gibi tam kalbinin ortasına
sapladım.Tekrar çok büyük bir hazla rahatlamıştım.Evi temizleyip Musa'yı karısının ve çocuğunun yanına gömüp ordan ayrıldık.Suçlu birini öldürmek içimi rahat tutmamı sağlıyordu.
Bu birisiyle işlediğim ilk cinayetti.Herşey eskiden olduğundan daha net ve daha kolay geliyordu artık bana.Galiba öğrenmeye başlıyordum.
4 Mart öğlene doğru uyandım.Murat evde bilgisayarında birşeylerle uğraşıyordu.Yanına yaklaştım.Parlamalarımın yakında tekrar olacağını bu yüzden bir cinayet planı yapıp cinayeti
bereber işleyeceğimizi söyledi.Kurbanımızı seçmişti bile.Kurbanımızın adı Musa, 1.94 boyunda 92 kilo,ünlü bir basketbol oyuncusu.
Musa'nın karısı ve çocuğundan haber alınamıyordu.Polis merkezine götürülen Musa verdiği ifadede kavga ettikleri bir gece karısının ve çocuğunun evi terk ettiğini söylemiş.
Verdiği rüşvetlerlede birçok yalancı şahit tutarak Hakim ve jüriyi suçsuz olduğuna inandırmıştı.
Tabiki Murat öyle düşünmüyordu.Bu olayın haberini yapmak için uzun süren araştırmalar yapan Murat olayın hiçte öyle olmadığını söyledi.
Musa bir gece barda arkadaşlarıyla birlikte aldığı alkollerin etkisiyle eve gelir.Evde bağırıp çağıran Musa'nın komşuları sesden rahatsız olurlar.Polise haber verirler.
Polis eve gelip Musa ve eşini sakinleştirdikten sonra gider.Zaten olanlar ondan sonra olur.Bu olayların kariyerine zarar vereceğini düşünen Musa sinirden deliye dönmüş bir şekilde
karısını ve çocuğunu boğarak öldürür.Herkese karısının çocuğuyla birlikte evden kaçtığını söyler.Delilleri yok ettikten sonra cesetleri evinin arka bahçesine gömmüş aslında.
Murat öyle düşünüyor.Bu gece evinin bahçesine gizlice girip kontrol edeceğiz.Eğer bir delil bulabilirsek Musa parlamalarımın yolcusu olarak artık yaşamıyor olacak.
Gece abimle gizlice Musanın arka bahçesine sızdık.Çok geçmeden işimize yarayacak delilleri bulduk.Ufak bir kazı yaptığımızda birkaç insan kemiğine rastladık.
Herşey kesindi.Musa polisin elinden kurtulmuştu ama bizim elimizden kurtulamayacaktı.2 gün boyunca Musa'yı izledim.Saat kaçta evden çıkıyor, kaçta geliyor gün içinde
nerelere gidip neler yapıyor gibi soruların cevaplarını biliyordum artık.Gece yattım, sabah bir parlamayla uyandım. Hemen abimin yanına gidip "Şu anda oluyor, bu işi bitirmenin zamanı geldi."
dedim.Oda "Zaten hazırlıklarımızı buna göre yapmştık.başlayabiliriz"dedi.Yanımıza bikaç bayıltıcı iğne alıp Musanın her sabah kahvaltıya gittiği yere gittik.Hayranıymış gibi gözüküp muhabbetimizi kurduk.
Yemeğini de bizim ısmarlayacağımızı söyleyip sadece çıkarken bir fotoğraf çektirmek istediğimiz konusunda ısrar ettik.Kabul etti.Çıkışta Murat'ın kiraladığı lüks arabanın önünde fotoğraf çektirirken
iğneyi cebimden çıkarttım.Ama Musa refleksleri güçlü bir sporcuydu.Elime vurarak iğneyi düşürttü.İşler çığırından çıkıyordu.Ben Musa ile uğraşırken abim bu konularda tecrübe sahibi olduğu için
sakinlikle diğer iğne ile Musayı bayılttı.Daha sonra Musanın evine gittik.Sandalyeye bağlayıp ayılana kadar bekledik.Musa ilk başlarda karısını ve çocuğunu öldürdüğünü inkar etsede sonunda kabul etti.
Parlama olduğundan beri neredeyse 8 saat geçmişti artık yerimde duramıyordum.Abim "Akın artık senindir." dediğinde masanın üzerinden aldığım bıçağı Murat'ın gösterdiği gibi tam kalbinin ortasına
sapladım.Tekrar çok büyük bir hazla rahatlamıştım.Evi temizleyip Musa'yı karısının ve çocuğunun yanına gömüp ordan ayrıldık.Suçlu birini öldürmek içimi rahat tutmamı sağlıyordu.
Bu birisiyle işlediğim ilk cinayetti.Herşey eskiden olduğundan daha net ve daha kolay geliyordu artık bana.Galiba öğrenmeye başlıyordum.
Bölüm 4(Bu kısım romanda yok.Sadece Maxigame üyelerine özel heyecan katmak amacıyla yazıldı.)
Abimle işlediğim ilk cinayetin üzerinden tam 1 ay geçti.Bu 1 ay içerisinde abim ile sürekli talimler ve eğitimler yaptık.Talimler sırasında abimle dahada yakınlaştım.Artık tam bir abi kardeş ilişkisi içerisindeyiz.
Sıradaki parlamalarımızın hazırlığını yapıp kurbanımızıda seçtik.Kurbanımızın adı Vedat, 1.80 boyunda 70kilo, mesleği psikiyatrist.
Abim Vedat'ın normal bir psikiyatristin yapması gerekenin tam tersine insanları düzeltmek yerine ölüme teşvik ederek cinayet işlediğini düşünüyordu.
Vedat'ın kurbanları genelde orta yaşa gelip bunalıma girmiş kadınlardan oluşuyordu.Bunalıma giren kadınları hayatın bundan sonrasının anlamsız olduğuna,
yaşamak için bir sebepleri kalmadığına ikna edip kadınlardan faydalandıktan sonra intihar etmelerine sebep oluyordu.Polisler bu ölümlerin intihar olduğunu düşünsede
biz öyle düşünmüyorduk.Randevu alıp bende bir psikiyatrist Vedat'a görüneceğim.Belki benim derdimede bir çare bulur.Randevu günü Vedat'ın yanına gittim.
İlk randevumuz beklediğimden iyi geçti aslında.Hatta intihara sürüklediği kadınların aksine kendimde insani birtakım duyguları bulmaya başladım.
Vedat gerçekten abimin düşündüğü gibi bir katil olmayabilir miydi?Bunu bize zaman gösterecek.2. Randevu günü geldiğinde tekrar psikiyatristimizin yanına gittim.
İlk randevumuzun aksine bu randevuda daha karamsar bi havaya bürünen terapimiz zorda olsa bitti.Ben işime yarayacak olan bilgiyi almıştım.İlk randevuda odasına gizlediğim kamera bana,
Vedat'ın diğer hastalarıyla ne gibi bir diyalogda olduğunu gösterecekti.Hemen eve gidip abimle kamera görüntülerini inceledik.Tamda Murat'ın düşündüğü gibi
bir katil ile karşı karşıya olduğumuzu gördüm.Artık parlamalarımızın yeni yolcusu belliydi.O gece yine yatağımdan bir parlamayla uyandım.Farkettimki abimde ayaktaydı.
Anlaşıldığı üzere onunda parlama vakti gelmişti.3. randevu günü gerekli delilleri, bayıltıcı iğnemizi ve çantamızı alıp abimle Vedat'ın odasına gittik.
Vedat karşısında ikimizi görünce şaşırdı.Bu sefer karşımda sağlıklı bir sporcu yerine çokta formunda olmayan bir psikiyatrist vardı.
Tek hamle ile iğnemi boynuna sapladım ve bayılttım.Abimle Vedat'ı kurbanlarını intihara sürüklediği odada öldürmeye karar verdik.
Koltuğa yatırıp bağladıktan sonra ayılmasını beklemeye başladık.Ayıldığında bu duruma neden geldiğini anlattım.Bilgisayarda kaydettiğim
kurbanlarının görüntülerini izlettim.Abime "Sanırım vakit geldi.Artık başlayabiliriz" dediğimde abimin gözündeki katili ilk defa o zaman bu kadar net gördüm.
Çantamızda getirdiğimiz iple Vedat'ı boğduktan sonra abimin içine dolan huzuru bende hissediyordum ama işimiz daha bitmemişti.
Vedat'ı öldürdükten sonra ortalığı güzelce temizledik.İpi tavana sıkıca bağladıktan sonra Vedat'ı ipe astık.Artık Vedat'ın ölümüde onun kurbanlarınınki gibi
cinayet değil intihardı.Herşeyi ayarladıktan sonra içimiz huzur dolu bir şekilde eve döndük.Sonraki parlamam ne zaman olur bilmiyorum ama buna ve diğerlerine hazırlıklı olacağımız kesin.
Sıradaki parlamalarımızın hazırlığını yapıp kurbanımızıda seçtik.Kurbanımızın adı Vedat, 1.80 boyunda 70kilo, mesleği psikiyatrist.
Abim Vedat'ın normal bir psikiyatristin yapması gerekenin tam tersine insanları düzeltmek yerine ölüme teşvik ederek cinayet işlediğini düşünüyordu.
Vedat'ın kurbanları genelde orta yaşa gelip bunalıma girmiş kadınlardan oluşuyordu.Bunalıma giren kadınları hayatın bundan sonrasının anlamsız olduğuna,
yaşamak için bir sebepleri kalmadığına ikna edip kadınlardan faydalandıktan sonra intihar etmelerine sebep oluyordu.Polisler bu ölümlerin intihar olduğunu düşünsede
biz öyle düşünmüyorduk.Randevu alıp bende bir psikiyatrist Vedat'a görüneceğim.Belki benim derdimede bir çare bulur.Randevu günü Vedat'ın yanına gittim.
İlk randevumuz beklediğimden iyi geçti aslında.Hatta intihara sürüklediği kadınların aksine kendimde insani birtakım duyguları bulmaya başladım.
Vedat gerçekten abimin düşündüğü gibi bir katil olmayabilir miydi?Bunu bize zaman gösterecek.2. Randevu günü geldiğinde tekrar psikiyatristimizin yanına gittim.
İlk randevumuzun aksine bu randevuda daha karamsar bi havaya bürünen terapimiz zorda olsa bitti.Ben işime yarayacak olan bilgiyi almıştım.İlk randevuda odasına gizlediğim kamera bana,
Vedat'ın diğer hastalarıyla ne gibi bir diyalogda olduğunu gösterecekti.Hemen eve gidip abimle kamera görüntülerini inceledik.Tamda Murat'ın düşündüğü gibi
bir katil ile karşı karşıya olduğumuzu gördüm.Artık parlamalarımızın yeni yolcusu belliydi.O gece yine yatağımdan bir parlamayla uyandım.Farkettimki abimde ayaktaydı.
Anlaşıldığı üzere onunda parlama vakti gelmişti.3. randevu günü gerekli delilleri, bayıltıcı iğnemizi ve çantamızı alıp abimle Vedat'ın odasına gittik.
Vedat karşısında ikimizi görünce şaşırdı.Bu sefer karşımda sağlıklı bir sporcu yerine çokta formunda olmayan bir psikiyatrist vardı.
Tek hamle ile iğnemi boynuna sapladım ve bayılttım.Abimle Vedat'ı kurbanlarını intihara sürüklediği odada öldürmeye karar verdik.
Koltuğa yatırıp bağladıktan sonra ayılmasını beklemeye başladık.Ayıldığında bu duruma neden geldiğini anlattım.Bilgisayarda kaydettiğim
kurbanlarının görüntülerini izlettim.Abime "Sanırım vakit geldi.Artık başlayabiliriz" dediğimde abimin gözündeki katili ilk defa o zaman bu kadar net gördüm.
Çantamızda getirdiğimiz iple Vedat'ı boğduktan sonra abimin içine dolan huzuru bende hissediyordum ama işimiz daha bitmemişti.
Vedat'ı öldürdükten sonra ortalığı güzelce temizledik.İpi tavana sıkıca bağladıktan sonra Vedat'ı ipe astık.Artık Vedat'ın ölümüde onun kurbanlarınınki gibi
cinayet değil intihardı.Herşeyi ayarladıktan sonra içimiz huzur dolu bir şekilde eve döndük.Sonraki parlamam ne zaman olur bilmiyorum ama buna ve diğerlerine hazırlıklı olacağımız kesin.
Bölüm 5
Tarih:06.05.2007
Günler günleri kovalıyor, evde sıkıntıdan patlıyorum artık.Bir iş bulmam gerekli sanırım.
Hem Murat'a daha az yük olur hem sıkıntılarımdan bir nebze olsun uzaklaşabilirm.
Ama işimi dikkatli seçmeliyim.Hiçkimse benim diğer insanlardan farklı olduğumu hissetmemeli.
Kağıtlarla muhatap olabileceğim bir iş olabilir mesela.Kağıtlarla uğraşmak insanlarla uğraşmaktan kolaydır bence.
Ayrıca daha az yorucu olacağıda kesin.En azından benim için.Murat'ın iş yerinde matbaada bir kişilik yer varmış.
Yarın yani Pazartesi oraya başlayacağım.Şimdi yatma vakti.Erken yatıp erken kalkacağım düşüncesiyle yattım.
Sabaha karşı bi parlama ile uyandım.Vakit geldi.Hemen abimin yanına koştum, onuda uyandırdım.
Odası darma dağınık, bilgisayarın yanında kahve fincanı ve birtakım kağıtlar vardı."Planımız hazır Akın merak etme." dedi yavaşca.
Abimin yüzüne şöyle bir baktım."Galiba sabaha kadar uğraştın abi?"
"Evet bu sefer bir kadın öldüreceğiz, güzel bir kadın."
"Kimdir bu kadın nedir, ne değildir? anlat bakalım."
Yataktan doğrulduktan sonra "Adı Melisa."
"Adını sevdim, öldüreceğimiz kişilerin adıda güzel olunca ayrı bir mutlu oluyorum."
Abim gülümsedi."29 yaşında, kasiyer, kurbanlarını güzelliğini kullanarak etkileyip eve götürüyor.Daha sonra onlara çeşitli bahanelerle kelepçe takıyor, çoraplarını ağzına sokup ip veya tahta ile
hareket etmesini ve bağırmasını engelliyor.Onlara işkence edip en son boğarak öldürüyor.Cesetleri evden çıkarmıyor, parçalamıyor evde saklıyor."
Şaşırdım."Neredeyse bizim kadar vahşi bir katil."
"Sabah gidelim sen onun kurbanlarından birisini oyna,ben sizi takip edeceğim.Eve gittiğinizde cesetleri bulmaya çalışırız.Merak etme sadece bir adım arkanızda olacağım."
Sabah ilk iş dükkana gittim.Gerçektende abimin dediği kadar güzel bir kız.Biraz yakınlık gösterdim.Oda kur yapmaya başladı.Bana döndü ve "Akşam evime gelmeye ne dersin?" dedi.
Plan tam istediğimiz gibi ilerliyordu.Bende "Olur akşam müsayitim gelebilirm." dedim ve anlaştıktan sonra dışarı arabaya Murat'ın yanına döndüm ve beklemeye başladık.
Akşam olduğunda Melisa'nın saf kurbanı olarak tekrar dükkana gittim.Melisa ile birlikte yola koyulduk.Eve vardığımızda beklediğimiz gibi beni bodruma davet etti.
İçeri girerken kapıyı aralık bıraktım.Biz Melisa ile bodruma indik.Bodrum bayağı bir genişti, hatta bodrum değilde daha çok hastane odası tarzında bir yerdi.
Meslisa gözlerime baktı."Küçük bir macera için ellerini bağlamama ne dersin?" dedi.Hiç bozuntuya vermeden "Bana uyar." dedim.Ellerimi kelepçeledi.
İçimde küçükten bir korku vardı.Zaten o anda abim geldi ve Melisa'nın kafasına vurarak bayılttı.
Etrafı iyice aradıktan sonra kurbanlarının birkaç izini bulduk.Bodrumun en sonunda dolabın arkasında kulpunda kan olan bir kapı vardı.Kapıyı açtık.Gördüğümüz manzara hiçte güzel değildi.
Heryer kemikler ve kurtlarla doluydu.Melisa'nın sonu gelmişti artık.Onu yatağa bir güzel bağladık ve ağzına onun yaptığı gibi bir çorap soktuk.Ayılana kadar bekledik.Ayıldığında gözlerine baktım.
"Eğer anahtara sahipsen, kelepçeden rahat kurtulursun!" diyerek kalbine bıçağı sapladım.Sonra onuda diğer kurbanlarının olduğu kapının arkasına attık ve evimize gittik.
Bugün parlamam daha geç bir saatte insan içinde olsaydı belkide hiçte istemediğim birisini öldürebilirdim.İş yerinde çok fazla muhatap olacağım insan yok.Abim patronuna rahatsızlandığımı yarın
gideceğimi söylemiş.Yarın işe başlıyorum.Kendim için doğru işi seçtiğimi düşünüyorum ve umuyorumki insanların içinde bir parlamam olmaz.
Günler günleri kovalıyor, evde sıkıntıdan patlıyorum artık.Bir iş bulmam gerekli sanırım.
Hem Murat'a daha az yük olur hem sıkıntılarımdan bir nebze olsun uzaklaşabilirm.
Ama işimi dikkatli seçmeliyim.Hiçkimse benim diğer insanlardan farklı olduğumu hissetmemeli.
Kağıtlarla muhatap olabileceğim bir iş olabilir mesela.Kağıtlarla uğraşmak insanlarla uğraşmaktan kolaydır bence.
Ayrıca daha az yorucu olacağıda kesin.En azından benim için.Murat'ın iş yerinde matbaada bir kişilik yer varmış.
Yarın yani Pazartesi oraya başlayacağım.Şimdi yatma vakti.Erken yatıp erken kalkacağım düşüncesiyle yattım.
Sabaha karşı bi parlama ile uyandım.Vakit geldi.Hemen abimin yanına koştum, onuda uyandırdım.
Odası darma dağınık, bilgisayarın yanında kahve fincanı ve birtakım kağıtlar vardı."Planımız hazır Akın merak etme." dedi yavaşca.
Abimin yüzüne şöyle bir baktım."Galiba sabaha kadar uğraştın abi?"
"Evet bu sefer bir kadın öldüreceğiz, güzel bir kadın."
"Kimdir bu kadın nedir, ne değildir? anlat bakalım."
Yataktan doğrulduktan sonra "Adı Melisa."
"Adını sevdim, öldüreceğimiz kişilerin adıda güzel olunca ayrı bir mutlu oluyorum."
Abim gülümsedi."29 yaşında, kasiyer, kurbanlarını güzelliğini kullanarak etkileyip eve götürüyor.Daha sonra onlara çeşitli bahanelerle kelepçe takıyor, çoraplarını ağzına sokup ip veya tahta ile
hareket etmesini ve bağırmasını engelliyor.Onlara işkence edip en son boğarak öldürüyor.Cesetleri evden çıkarmıyor, parçalamıyor evde saklıyor."
Şaşırdım."Neredeyse bizim kadar vahşi bir katil."
"Sabah gidelim sen onun kurbanlarından birisini oyna,ben sizi takip edeceğim.Eve gittiğinizde cesetleri bulmaya çalışırız.Merak etme sadece bir adım arkanızda olacağım."
Sabah ilk iş dükkana gittim.Gerçektende abimin dediği kadar güzel bir kız.Biraz yakınlık gösterdim.Oda kur yapmaya başladı.Bana döndü ve "Akşam evime gelmeye ne dersin?" dedi.
Plan tam istediğimiz gibi ilerliyordu.Bende "Olur akşam müsayitim gelebilirm." dedim ve anlaştıktan sonra dışarı arabaya Murat'ın yanına döndüm ve beklemeye başladık.
Akşam olduğunda Melisa'nın saf kurbanı olarak tekrar dükkana gittim.Melisa ile birlikte yola koyulduk.Eve vardığımızda beklediğimiz gibi beni bodruma davet etti.
İçeri girerken kapıyı aralık bıraktım.Biz Melisa ile bodruma indik.Bodrum bayağı bir genişti, hatta bodrum değilde daha çok hastane odası tarzında bir yerdi.
Meslisa gözlerime baktı."Küçük bir macera için ellerini bağlamama ne dersin?" dedi.Hiç bozuntuya vermeden "Bana uyar." dedim.Ellerimi kelepçeledi.
İçimde küçükten bir korku vardı.Zaten o anda abim geldi ve Melisa'nın kafasına vurarak bayılttı.
Etrafı iyice aradıktan sonra kurbanlarının birkaç izini bulduk.Bodrumun en sonunda dolabın arkasında kulpunda kan olan bir kapı vardı.Kapıyı açtık.Gördüğümüz manzara hiçte güzel değildi.
Heryer kemikler ve kurtlarla doluydu.Melisa'nın sonu gelmişti artık.Onu yatağa bir güzel bağladık ve ağzına onun yaptığı gibi bir çorap soktuk.Ayılana kadar bekledik.Ayıldığında gözlerine baktım.
"Eğer anahtara sahipsen, kelepçeden rahat kurtulursun!" diyerek kalbine bıçağı sapladım.Sonra onuda diğer kurbanlarının olduğu kapının arkasına attık ve evimize gittik.
Bugün parlamam daha geç bir saatte insan içinde olsaydı belkide hiçte istemediğim birisini öldürebilirdim.İş yerinde çok fazla muhatap olacağım insan yok.Abim patronuna rahatsızlandığımı yarın
gideceğimi söylemiş.Yarın işe başlıyorum.Kendim için doğru işi seçtiğimi düşünüyorum ve umuyorumki insanların içinde bir parlamam olmaz.
Son düzenleme: