IMLEGEND
Aileden
Zerg istilasından önce Aiur; tertemiz okyanusları, bereketli ormanları ve ışıl ışıl şehirleri olan bir gezegendi. Normal değerlerde sera gazı seviyesi ve geometrik yapısının uygunluğu, gezegende elverişli bir yaşamın gelişmesine izin veriyordu. Uzun yıllar boyunca, Aiur’un rutubetli yağmur ormanları çeşitli türlerle dolup taştı, ama şimdiye kadar gezegenin en ileri yaşam formu protoss’lardı.
Aiur; bu psişik ırkın en ilkel halinden, gizemli xel’naga’nın yardımıyla hızlı bir evrim geçirmesine kadar protoss tarihin gelgitlerine şahit oldu. Protoss arasında giderek artan düşmanlık nedeniyle ilkel psişik bağlantılarının kaybolmasına yol açtı ve sonunda xel’naga Aiur’u terk etti. Xel’naga’nın ayrılışı, protoss halkını galaksi tarihindeki en şiddetli iç savaşı olan “Aeon of Strife”a (Ebedi Kavga’ya) götürmüştür. Bu kavga nesillerce daha da şiddetlendi, bu sırada Aiur’un büyük kıtaları harap oldu, ve birçok küçük yaşam biçimi yok olma eşiğine geldi. (bu ayrılış sonra öğreniliyor)
Xel’naga’nın gitmesine rağmen, varlıklarının Aiur’daki kanıtı olarak geniş yeraltı mağaraları ve büyük khaydarin kristallerinden bazıları bugüne kadar mevcuttur. Bu tuhaf xel’naga kalıntılarının keşfi, protoss’ların acımasız iç savaşının bitmesinde önemli bir rol oynamıştır. Protoss efsanesine göre, Khas adında gizemli birinin khaydarin eserini ortaya çıkarması ile birlikte Ebedi Kavga öncesinde kaybettikleri psişik bağlarını tekrar keşfettiler.
Bu bilgi ile silahlanan Khas, protoss halkını Khala öğretisi sayesinde tekrar canlandırdı. Eski davalarından vazgeçip tekrar birlik olmak düşüncesi ortaya çıktı. Protoss olarak kadim psişik güçlerini yavaş yavaş benimsediler. Irkın bütün üyeleri duygu, düşünce ve hissettikleri tecrübe içinde boğuldular. Böylece Ebedi Kavga’yı körükleyecek bütün öfkeyi dondurdular.
Asırlar takibince, Aiur’un altın çağı doğdu. Savaş yaraları sarıldı; doğal yaşam gelişti, bu sürede çok sayıda şehir ve tapınak inşa edildi. Protoss’ların sayısı milyarlara ulaştı ve Aiur Yıldızlararası İmparatorluğun merkezi haline döndü.
Bu müthiş büyüme Swarm’ın ortaya çıkmasıyla sona erdi. Protoss ırkını kendine benzetme amacı olan, hızla mutasyona uğrayan zerg, sonunda tamamlanmış ordusuyla istilaya başladı. Yüce sezgi olarak bilinen Overmind liderliğinde, sayısız zerg gezegenin cesur savunucularını ve Aiur’un harap olmuş topraklarını istila etti.
Bu umutsuz zamanlarda halkını kurtarmak için, eski yiğitlerden olan Tassadar, son fedakârlığını yaparak Gantrithor (carrier) isimli gemisini Overmind ile yapacağı son çatışma için harekete geçirdi. Patlamanın sonucunda zerg’in korkunç varlığı imha edilmesine rağmen, Tassadar’ın kahramanca hareketi bile zerg’lerin gezenene doğru sürdüren akınlarını önleyemedi. Aiur kaybetmişti: Savunma durumunda parçalanmış halde olan protoss halkı, çok sevdikleri anavatanlarından ayrılmak zorunda kaldılar. Bu mülteciler; uzun zaman önce Kkala’dan uzaklaştıkları için Aiur’dan sürülen, düzenbaz bir protoss grubu Dark Templar’ların memleketi olan Shakuras’ta bir sığınak bulurlar.
Aiur; Swarm’ın yeni lideri “Queen of Blades” (Bıçaklar Kraliçesi) olduğundan bu yana, Aiur’un birçok yeri küller, bozulmuş savaş makineleri ve ölülerle dolu zerg’lerin üreme alanı oldu. Gezegenin çok az kısmı istilaya uğramamıştı. Protoss’un dağınık haldeki gruplarının halen gezegende var oldukları rivayet edilir, ama gerçek sayıları bilinmiyordu. Aiur’un diğer yaşam formlarının kaderi de bir gizem konusudur. Hatta bir grup protoss zerglerin bu türleri mutasyona uğratıp ölüm makinalarına çevirip, Swarm’a hizmet ettiğini düşünüyorlardı.
Aiur’un bütün bu uzun ve zengin hikayesi sonrasında, Swarm’ın yok edici gücünün en net uyarısının gezegen olmuştur. Protoss’ların bir zamanlar kendilerini galaksinin en gelişmiş uygarlık olduğunu düşünseler de, Aiur’un trajik kaderi onlara değerli bir ders verdi: Koprulu Sector’deki karmakarışık bir çağ’da hayatta kalmak istiyorlarsa, yeni taktikleri ve yeni müttefikleri benimsemek için daha istekli olmalıydılar.