[BILGI]Bir gün padişah Vehbi Efendi'yi yanına çağırır ve: "Bana öyle bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin" der. Ve işte sonuç;
[/BILGI]
Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
Lal-u sarap içurem ve ıslatıp geçirem,
Parmagına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
Eğil eğil sokayim, iki tutam az mıdır?
Lale ile sümbülü kakiline nevcivan.
Diz çökerek önüne ilik ilik akıtam,
Bir gümüş ibrik ile destine ab-i revan.
Salınarak giderken arkandan ben sokayım,
Ard eteğin beline, olmasin çamur aman.
Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyenden cizmeyi, olasın yola revan.
Oyle bir sokayım ki, kalmasin dışarda hiç,
Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
Herkese vermektesin, bir de bana versene,
Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin,
Esselamun aleykum ve aleykumesselam.